
.
, "NART BOYU TÜRKLERİ HUN-KARAÇAYLILARIN ATA SÖZLERİ". /"NART SÖZLE"/. . "KAYNAK", ,2007.
*Tayıuçu tönnekni çurumu başda: Düşücü bedenin nedeni-kafadadır.
(Satıraltı tercümede anlamı biraz farklı okunmakta. Kullanılan anlamı - " Hayat yanlışlarla doluysa nedenlerini akılda ara").
*Aman başçılı halk-talk: Kötü başkanı olan halk mahvolur.
(Kullanılan manası: "Değersiz başkanı olan halk mahvolur". "Talk" sözü halkla ilgili kullanıldığı zaman çaresizlikten mahvolma manasını taşır).
*Mal -keter, bilim- öter: Mal gider, bilim geçer.
( Satıraltı tercümesi zayıf kalmakta. "Öter" sözü "ebediyen yaşar" anlamını taşımaktadır. Soyut tarzdaki manası-"Mal yok olup gider, bilimse ebediyen yaşar").
*Mal calğan da tin kerti: Mal yalan, manevi varlık gerçek.
("Tin" (ruh) burada "manevi varlık", "ruhsal erginlik" anlamında gelmektedir. Manası şöyle okunur: "Mal aldatıcı varlıktır, gerçek varlık manevi olgunluk, ruhsal erginliktir".
*Canım, tinim-ana tilim: Canım ruhum - ana dilim.
*Malğa coyğan "bügün" der, tinne coyğan "tambla" der: Mala harçanan "bugün" der, manevi varlığa harçanan "yarın" der.
(Kullanılan manası-"Mala harçanan buğünü düşünür, manevi gelişime harçanan gelecek nesilleri düşünür").
*Can canlandırır, tin ayaklandırır: Can canlandırır, ruh ayağa kaldırır.
(Bu ata sözü de soyut tarzda anlaşılan türdendir. Manası:"Can sadece bedenin canlanmasını sağlar, ruh ise onu yönetir ve yaşatır". "Ayakalandırır kelimesi burada hem "yönetir" hem "yaşatır" manayı içermektedir).
*Sıy minne tül-tinne: Saygı bine değil, manevi dereceye.
(Burada "tin" "manevi gelişim", "bilgi" manalarını içermektedir).
*Baynı başı auruuçu: Zenginin başı ağrıyıcı olur. Kullanımdaki soyut tarzdaki manası: Varlıklı malını düşündüğünden hep rahatsız yaşar.
*Burun çüyürüuçü halknı çüyürtür: Satıraltı tercümesi "Burun çevirici halkı kendinden çevirir" anlamını tam verememekte. Soyut tarzda anlaşılan kullanımdaki manası: "Herkese kibirle yaklaşan halkın kendinden geri çevrildiği acıyı yaşar").
*Süygen- süyer, süymegen-küyer: Seven sever, sevemeyen alev alev yanar. Soyut tarzdaki anlamı-"Sevebilen sevdayla tutuşur, sevmesini bilmeyen gıptayla boğuşur").
*Urğuç-urulur, buuğuç-buulur: Saldırıcı vurulur, boğucu boğulur. Soyut tarzdaki anlamı: Başkasına yaptığını kendin yaşarsın.
*Urma, urulğan bol: Vurma, vurulan ol.
*Anı tersligin zaman çaçar, seni tersligin içini aşar:Onun suçunu zaman siler, seni suçunsa içini yiyer.
(Satıraltı tercümesi yetersiz kalmakta. Kullanılan manası:"Onun sana karşı işlediği suç zamanla senin tarafından unutulur, ama seni yaptığın haksızlık kendi içini yiyip bitirir". Bir diğer anlamı-"Mağdur etmektense mağdur ol".
*Namıs ketse - can sıysız: Namus gidince can hiç. Burada can kelimesi kişi anlamında gelmektedir. Atasözü şöyle okunur: Namustan yoksun can (kişi) hiç.
*Garanı başın bir cerde cabsan bir cerde çığar: Kaynağı bir yerde kapatırsan bir başka yerden çıkar.
(Satıraltı tercüme anlamını tam yansıtamıyor. Kullanılan anlamı-"Yeteneklinin bir yönde önünü kesersen, bir başka yöndeki yeteneğini gün ışığına çıkarır").
*Çıçhannı balası kabcık teşer: Farenin yavrusu çuvalı delikler.
(Kullanımdaki manası-" Her evlat Anababadan gördüğünü yapar").
*Ata hali ulunda: Babanın kişiliği oğlunda.
*Cigit ölünü kılıçı - kolda, korkak ölünü kılıçı colda: Cesur ölünün kılıçı elinde, korkak ölünü kılıçı yolda.
("Yolda" kelimesi burada soyut tarzda anlam vererek "her hangi bir tarafta" olarak okunarak, kılıçın elden erin daha hayattayken bıraktığını göstermekte. Kullanılan manası:"Yiğit ölürken de kamasına sarılarak ölür, korkak ise ölmeden önce kılıçını bırakır ").
*Cauğa sırtını tanıtsan tanılmaz bolursa: Düşmana sırtını tanıtırsan tanınmaz olursun.
*Korkak kauğarnı ayak ızı katınını etegine keltirir: Korkak askerin ayak izleri kadınının eteğine götürür.
*İynanmaz gakgıda tük izler: İnanmayan yumurtada tüy arar.
("İnanmayan" kelimesi "şüpheli" manada gelmektedir. Manası-"Şüpheli yumurtada bile tüy arar").
*İynanmazğa Teyri eşigi açılmaz: İnaçsıza Tanrı kapısı açılmaz. ("Teyri eşigi" "Tanrı'nın lütfusu" demektir).
*Kereklini şindigi miyik: Çatlağın sandaliyesi yüksek.
*Aman eteginden tutsa etegini kesib kaç: Kötü eteğinden tuttuysa etegini koparıp kaç.
*Tiyme manna, tiymem sanna: Dokunma bana, dokunmam sana.
*Közünde teregi bolğan çöbü bolğanna "sokur" dey edi: Gözünde ağacı olan samanı olana "kör" diyordu.
*Teli üçün akıllı - teli: Deli için akıllı delidir.
*Amannı eki tonu bolur, birin kesi kiyer , başhasın sanna kiydirir: Kötünün iki kürkü olur , birisini kendisi giyer, diğerini sana giydirir.
*Mırdıda bitgen gokga iyis eter: Bataklıkta büyüyen çiçek kokar.
*Asıl bla Namıs-can nöger: Asalet ve Namus can dost.
(Soyut tarzda anlaşılır. Kullanılan manası-"Asil namussuz, şerefsiz olamaz").
*Ayü balasın"subayçığım"deb erkeletir: Ayı yavrusunu "zarifciğim" diye sever.
*Ürgen it kabmaz: Havlayan köpek ısırmaz.
*İlaçin ölse kök muthuz bolur: Kartal ölünce gök renksiz olur.
(Soyut tarzda okunur. Kullanılan manası: "Aydın olmayınca hayat renksizleşir).
*İlaçin urulsa guguruk uçuuçu bolur: Kartal vurulursa horoz uçucuya soyunur.
*Aşauçuğa-marauçu: Her yiyene bir gözlemci.
(Soyut tarzda anlamı farklı okunmakta ve "Çalıcı nişan alınır" manasını taşımaktadır).
*Caşauğa ne dau: Hayata ne dava.
(Kullanılan manası-"Kaderden kimse kaçamaz o yüzdenTanrı'dan gelene katlanılmalıdır).
*Kalamçı alamğa uzalır: Kalem tutan aleme uzanır.
(Kullanılan manası-"Kalem tutan aydın dünyanın sınırlarını aşar").
*Kuanç cılaunu allı: Kvanç feryadın ön tarafı.
( Kullanılan manası-"yaşam sevinci bir an, ölüm ise sonsuz").
*Tıymağanna tıyım salma: Seni engellemeyene set koyma. Çok eski atasözü. "Tıymağan" -"önünü kesmeyen" "zarar vermeyen" anlamındadır, "tıyım" ise günümüzdeki "tıyğıç" (engel ) manasını taşımakta).
*Salamdan zaran kelmez: Selam vermekten zarar gelmez.
(Atasözü satıraltı tercümede manasını yansıtamıyor. Kullanılan anlamı-"Düşmanına bile selam vermek şarttır").
*Tuu duua kuunu tutmaz: Sağlamlaştırıcı dua bitkini etkilemez.
(Asıl manası farklı anlaşılmaktadır. Kullanılan manası:"Sağlamlaştırıcı dua genetiğinden hasarlıyı düzeltemez". Olumsuz kişisel özellikleri anlatılmasında kullanılır. "Tuu" -eski söz, manası-"sağlam","kudretli","çağ mevsiminde". "Kuu"-"tamamen kısır, iyileşemeyecek durumunda sabit).
*Callaucu kıllanıuçu bolmaz: Yol değiştirebilen incinmiş olmaz.
(Manası biraz farklı okunmaktadır. Kullanılan manası:"Karışmayan saldırıya uğramaz". "Callauçu" kelimesi her olaya karışmadan uzaklaşmak" anlamını vermektedir).
*Kıyamatda cıyamat bla kutulalmazsa: Kıymette topladığın varlıkla kurtulamazsın. "Ciyamat" söz oynanışı denilen türden olup, "cıyım"(toplama) sözünün şakaya dönüştürülmesidir. Burada "topladığın varlık" manasını taşımaktadır. Şaka çekişmelerde kullanılır).
*Bulğauçunu kol uzatıu buruuğa uşar: Çeviricinin el uzatışı çevrilerek delen alete benzer.
( Bu söz de şakalarda kullanılan türdendir. Manası satıraltı tercümeyle anlaşılamaz. Kullanılan manası-"Her beden yaptığı işe uyğun biçimlendirilir, o biçimlendirme de kişiliği yönlendirir").
*Sala- sala tursan ala- ala caşarsa: Koya koya durursan, alarak alarak yaşarsın.
*Har aytıuda - bir tatıu: Her haberde bir öz.
(Satıraltı tercümesi zayıf mana vermekte. Kullanılan manası-"Her haberci olayı kendi bakış acısından değerlendirir ve öyle anlatır". TC Türkçesi'nde şöyle anlaşılır:"Her deyişte bir yorum".
*Kıyık da Teyrige ayık: Ters yapılı da Tanrı'ya ait.
(Burada "ayık" (açık, aydınlatılmış, belli, tamamen aydınlık) kelimesi cümleye göre mana değiştirmekte ve anlamını genişletmektedir. Atasözü şöyle okunur: "Ters kişilikli bile Tanrı'a ait ve sevilir").
*Tin kökden da can -cerden, kısha şoğay ekeülen: Ruh gökten de can yer'den, kısa süreli dosttur bu ikisi.
(Getirilen satıraltı tercüme manasını zedelemektedir. Asıl manası-"Çelişki dolu yaratılışın bir örneği olan insan, gökten gelen ruhla yerden olma canın birlikteliğinin uzun sürmeyeceğini bil").
*Kantorğa canın turu: Kantor'a canın tam emanet.
("Kantor " (Toru) günümüzde dünyaca bilinen "Karaçaylı At" ismiyle tanınan cinsten asil attır. "Can turu" demek eski dilde "can emanet", "can tamamen açık", "can tamamen birisinin elinde" demektir. ("Caşaum Allahha adamğa da turu, taşam cok", "Canım sanna turu, Teyri koru"(Biynöğer efsan.)
*Çırpı çeget bolurğa aşığır, çeget çırpığa karay ahsınır: Yeni filizlenmiş çalılık orman olmaya acele eder, orman da onlara bakarak içini çeker. Kullanılan manası-"Genç yetişkin olmaya acele eder, ihtiyar ona bakarak içini çeker".
*"Hap" çıkmasa "hirr" bolmaz: Havlama duyulmazsa "hir" denilmez.
Kullanılan manası-"Her davranış uygun karşılığı tetikler".
*Calauçha - tepsi tüb: Satıraltı tercümesi "Yalakaya-yemek artığı" burada ortaya anlam koyamıyor. Kullanılan manası-" Yalaka efendilerinin yemek artıklarıyla beslenir".
*Kutsuz kutluğa kuuruk karar: Suratsız yakışıklıya yakıcı bakışla bakar. ("Kutsuz"-"çirkin,"itici", "suratsız", "göz tutmaz" mana içeren eski sözdür, "kutlu" ise "yakışıklı", "göze batan", "keyifi yerinde","görünüşlü" anlamını taşımakta. "Kuuruk" günümüzde ancak pek yaşlılaruın bilebileceği "gıptalı yakıcı" manada bir kelimedir. Örneğin: "Kuuruk kumda kuuruldum, buruuk celde suuruldum".. (Nart Tauruhla. Obur Ağunda).
*İt bolmağan cerde tülkü ürür: Köpeğin olmadığı yerde tilki havlar.
*Bulbul dörtdemege tüşse guguruk cırçı bolur: Bülbül kafese kapatılırsa horoz şarkıcılığa soyunur.
*"Gırt" degenne-"dırt": Kibirliye- "ÜF!"...
*Tauk baguşnu kazdı da boynuna biçak çığardı: Tavuk çöplüğü karıstırdı da boynuna biçak çıkardı.
*Cauğa tiş körgüztmesen tişsizge sanar: Düşmana diş göstermesen dişsizsin sanır.
*Kılıç kılıçha tiyse-can cannı alır, bir kol bir kolğa tiyse-can cannı tanır: Kılıç kılıça vurursa can canı alır, el ele vurursa can canı tanır.
(Burada "can" kelimesinde eski dildeki geniş mana mevcut. Öyle de "can canı alır" demek "birisi diğerinin canını alır demektir, "can cannı tanır" ise "bir insan digerine ısınır"anlamını taşımakta).
*Cüz altından cüz şoh aşhı: Yüz altından yüz dost iyi.
*Eliya miyik terekge tiyer: Şimşek yüksek ağaça çarpar.
*Kuş uyasın cel çaykar: Kuş yuvasını rüzgar sallar.
(Satıraltı tercüme anlamını aydınlatamamakta. Kullanılan manası-"Yüksekteği zorluklara dayanmak zorunda, çünkü yükseklik buna değer").
*Alğanına söz salma: Aldğına laf atma. (Kullanımdaki manası-"Karın hakkında kötü konuşma").