
.
, "NART BOYU TÜRKLERİ HUN-KARAÇAYLILARIN ATA SÖZLERİ". /"NART SÖZLE"/. . "KAYNAK", ,2007.
*Köme köbge katılır: Kızamık çoğa dokunur.
*Kaurak-kuurur, can-ulutur: Kavlıca kavurur, canı ulutur.
*Bal tuthan barmağın calar: Balçı parmağın yalar.
*At belinde-er, eşek belinde-ser:At üzerinde erkek, eşek üzerinde serseri.
( "Ser" aklı fikri tükenmiş ihtiyarı da anlatır).
*Erinçekni er almaz, er alsa da köl salmaz: Tembeli (kızı) koca almaz, alsa bile ona gönlü ısınmaz.
*Karda-sokmak, geleüde-illeük: Karda iz, ot içinde patika.
*Ornun bilgen orun alır, bilmegen karab kalır: Layik olduğu yeri bilen yerini alır, bilmeyense öylesine kalır.( Bu deyişte "karab kalır" (bakarak kalır) söztakımı "aptalca bakarak", "öylesine bakarak" anlamında gelmektedir. "Ornun bilgen" (yerini bilen) kelime ise "layik olduğu" manayı da içermektedir).
*Say suu künne çıdamaz: Dere güneşe dayanamaz.
*Salpı kulakkğa sırğa caraşmaz: Asılı kulağa küpe yakışmaz.
*Etekni kıyaun karağan körür: Eteğin eksiğini bakan görür.
*Katır erni eger, biy da kul da eter: Kadın erkeğin içine işler, asil veya köle yapar. (Kadın erkeği vezir de rezil de eder. TC versyonu).
*Bal çibin urğuç bolur: Arı saldırgan olur. (Soyut tarzdaki manası biraz farklı. "Emek verdiği malını herkes korur").
*Suuğa kige çıkdan ırıslamaz: Suya giren çiğden çekinmez.
*Suuğa kirgen cibir: Suya giren ıslanır.
*Sünnü süygen murdar bolur: Mızrak tutkunu sonunda katil olur.
*Kire turğan-cuuk, kende kalğan-suuk: Gele gide duran yakınlaşır, uzak kalan yabancılaşır.
*Kerti aytıla aytıla calan bolur: Gerçek söylene söylene yalana dönüşür.
*Kerti kerkilse da sınmaz: Gerçek yıpratlsa da kırılmaz.
*Karğış tilge kelse cürek ajım eter: Beddua dile gelince yürek pişmanlık duyar.
*Cannızlık calka kayırsa bögek ahsınıuçu bolur: Yalnızlık sardığında cesur içini çeken olur. (Bu tercüme yetersiz. "Calka kayırsa" söztakımı bir durumun daha da şiddetlenmesini anlatmaktadır, "ahsınıuçu" ise hüzünle içini çekme manayı yansıtmakta. Dolayısıyla atasözü şöyle okunur: "Şiddetli yalnızlık hakim olursa cesur bile içini hüzünle çeker".
*Camağat degen cannız kalmaz: Cemiyet (halk) diyen yalnız kalmaz.
*Zamanna başın caraşdırmağan zamandan açır: Zamana kendini uyumlaştıramayan zamandan darbe yer.
(Burada "açıu"(acı yaşar) kelimesi cümle manasından etkilenerek "darbe yer" anlamında gelmektedir).
*Bir tayğan tayğakdan callar: Bir defa kayan kaygan yerden çekinir.
*Tinçi - tilden, tilçi-tinden uzak: Aydın iftiradan iftiracı da manevi değerden uzak.
*Kısılğan taşnı cılıtır: Sarılan taşı ısıtır.
*Kemeni ölümü-suu tübünde: Geminin ölümü su dibinde.
*Sadak küçü-sağadak: Yayın gücü sadakta.
*Mizni burnun terige sor: Bizin ucunu deriye sor.
*Açı sınağan başhasın açıtmaz: Acı yaşayan başkasını açıtmaz.
*Hileüge tireü salsan da öreü bolmaz: Hamur kişiliklinı direkle desteklesen de dinç olamaz.
*Balık suuda batmaz: Balık suda boğulmaz.
*Cumuşak almanı kurt aşar: Yumuşak elmayı böcek yer.
*Sakkulak caşırtın kabar: Sakkulak cinsi köpegi gizlice yanaşıp ısırır.
*Sözcü Gilau cumulub cürür: Burada stıraltı tercüme manayı açıklayamaz. "Cumulub" kelimesi sanki önemli bir iş yapıyormuşçasına yoğun hareketlilik gösteren insanı ve süper hızlı hayvanı anlatır. Burada sözü edilen Gilaun değersizliği vurgulanmakta. Ata sözü şöyle okunabilir: "Dedikoducu Gilau önemli bir kişi gibi hızlı yürür". (Gilau isim her hangi birisini kastedmektedir).
*Otsuz tütün çıkmaz: Ateşsiz duman çıkmaz.
*Kirsen-kiyimin bla, çıksan-akılın bla: Girdiğinde giysinle, çıktığında aklınla (değerlendirilirsin).
*Çıgır kekellini cau: Kel kaküllünün düşmanı.
Namıs barda nasıb bar: Namus varken nasip var.
Samarkauçu samırı blakalır: Başkaları alaya almaya düşkün sadece köpeğiyle kalır.
*Oğurğa totur tabılır: Hayırlı iş için enerji bulunur.
*Külgen betge kün tier: Gülen yüzü güneş aydınlatır. (Getirilen satıraltı tercüme yetersiz. Ata sözü şöyle anlaşılmakta: "Gülümseli yüz aydın".
*İçini bilgenne içli-tışlı kiydir: İçini bilene süslü giysiler giydir. (Tercüme mansını anlatamıyor, zira soyut tarzda anlaşılmaktadır."İçli-tışlı kiydir" (baştan ayağa değerli giysiler giydir) bu atasözünde "devamlı onun değerini vurgula, üstün tut" manda gelmektedir. Okunuşu şöyle olur: "İçini bileni öv ve üstün konumda tut".
*Salam bergen salam alır, salam bermegen cannız kalır: Selam veren selam alır, selam vermeyen yalnız kalır.
*Bel sağadak-atarık, ışım sağadak-casarık: Bel sadak savaşçı, çizme sadak süs.
*Sağadak-sırtha, caya-hırtha: Sadak sırta, yay çatışmaya.
("Hırt" (eleştiri, sözlü çekişme) kelimesi burada cümle manasından etkilenerek "silahlı çatışma, savaş" anlamında gelmektedir).
* Sünnü korukdan korkar: Mızrak kalkandan korkar:
( Burada "mızrak" "sünnü" kelimenin manasını veremiyor. " Mızrak" "sayau" olarak bilinir, "sünnü" ise eskiden uzun silahların uçuna yerleştirilen kama şeklindeki uzantıdır. "Koruk" eski dilde "kalkan" demektir).
*Artmak sadak akmak eter: Satıraltı tecümesi - "Heybe sadak ahmak kılar".
(Bu deyiş de satıraltı tecümeyle anlaşılamayan espri türdendir. Kullanımdaki anlamı: "Heybe sadak sallanışıyla atın hızını etkileyerek askeri delirtir".
*Boza süygenni ışım bau tar: Boza sevenin çizme bağı dar.
(Bu tercüme anlamını veremiyor. Burada bozayı çok içen insanın şiştiği kastedilmekte ve ondan dolayı çizme bağlarının patladığı anlatılmaktadır. Kullanımda şöyle anlaşılmakta:"Çizme bağı dar olmaya başladıysa fazla kaçırdığını bil").
*Boza buzuk çığarır: Boza bozukluk çıkarır.
*Çağır baş çağar: Rakı beyni çalkalar.
*Şamlı şam bla mahdanmaz: Şanlı şanıyla övünmez.
*"Küyeşe" küyeün bolsa "Çiyşe" cuuğun bolur: Satıraltı tercümeyle bu espri de anlatılamaz. "Küyeşe" Kipçak halkın Çinli'ler tarafından takılmış lakabıdır., "Çiyşe" ise Eski Türk şiir kültüründeki kafiye kurallarıyla bağlı olup, "Küyeşe" sözüne yapay uyumlanan, hafif dalga geçme niteliğinde, "pişmemiş" manasındaki bir sözdür. Dolayısıyla atasözü şoyle ıkunur: "Küyeşe (Kipçak) damadın olursa "Çiyşe" (pişmemiş, olmamış) akraban olur". Genellikle yabancı gelin, damad olaylarında espri biçimde kullanılır).
*Cün sozmağan cılınmaz: Yün işlemeyen ısınmaz.
*Talpığan tauğa çığar: Dağı yenme arzusu olan, uğraşan tepeye çıkar.
("Talpığan" kelimesi geniş mana kapsamakta " başarma arzusu olan ve uğraşan" olarak çevrilmektedir).
*Kişdikge-oyun, çıçhanna-ölüm: Kediye oyun, fareye ölüm.
*Sırt sırtha tiyse, bet betge-çüyre: Sırt sırta çevrilince yüz yüze ters olur.
*Kaşıknı allı bla kabderıb artı bla kusdurğança... Kaşığın önüyle yedirip sapıyla kusturmak gibi...
*Erkeletilgen ulan-kamsık: Çok ssevilen (üüstünde titrenen oğlan şımarık olur.
*Süymeklik küymeklik bla ten kelir: Aşk hüzün ve tutuşmayla birlikde gelir.
(Buradaki "küymeklik" kelimesi "hüzün ve tutuşma" manalarını kapsayan sözdür).
*Tınmağan tınnı buzar: Durmasını bilmeyen rahatı bozar.
(Bu atasözü stıraltı tercümede anlaşılamaz, zira manası soyut tarzda anlaşılmaktadır. Kullanımdaki manası şöyledir: "Haykırıp duran ( haklı da olsa cemiyetin) rahatını bozar (ve haksız çıkar) ". "Tınnı" "sessizlik", "rahat" manasındaki eski sözdür).
*Kirge tişgen bir açır, sözge tüşgen min açır: Kire düşen bir defa üzülür, dile düşen bin defa üzülülr.
*Tilde süyek cok: Dilde kemik yok. (Satıraltı tercüme burada anlam veremiyor. Kullanımda şöyle anlaşılır: "Dilde kemik yok istediğini konuşuverir, ondan etkilenilmemeli".
*Töre bilmez bolsa bilgenni atı cahilge çığar: Hakim bilmez olsa bilir kişi cahil çıkar.
*Bitim-cerden, etim-erden: (Burada satıraltı tercüme zayıf mana çıkarır. "Bitim" tüm yerin büyüttüğü bitkisel varlığı manada bir kelimedir. Atasözü şoyle okunur: "Bitkisel niymetler yerden, onları değerlendirmek kişiden".
*Boyun bükgen tersge sanalır: Boyun eğen suçlu çıkar.
*Biy tilke-tilkem aşar, kul dukgul-dukgul cutar: Asil küçük lokmalarla yiyer, kul parça parça yutar. (Eski dilde "tilkem-tilkem" kelimesi "küçük lokmacıklar" olarak çevrilmkte, "dukgul-dukgul" ise "vahşice parça parça" demektir).
*Kan bla kelgen can bla çığar: Kanla gelen canla çıkar.
*İt itge aytdı, it da kuyruğuna aytdı... Satıraltı tercümesi "köpek köpeğe söyledi köpek de kuyruğuna söyledi" manayı çarpıtmakta. Bu ata sözü atlatıcı bürokrasi düzenini alaya almaktadır. Kullanımda şöyle anlaşılır:
*Üst görevli aşağıdakine söyler, o da kendinden aşağıdakine emreder, o ise dileğini kıçı yönüne yönlendirir ve kuyruk sallap durur".
*Tügennen kauğar acalğa-aş, tirelgen kauğar halkına-baş: Direnci tükenen asker ölüme-aş, dimdik duran asker halkına baş (başkan).
("Kauğar" "asker" manadaki eski sözdür. Günümüzde "askerçi" kelimesi kullanılmaktadır).
*Talğannı talağı turur: Satıraltı tercüme "yorgunun dalağı kalkar" manayı yansıtamıyor. "Talğan"(yorulan) kelimesi burada cümle manasından etkilenen söz olarak "çok çekenin" anlamında gelmekte. "Talağı turur" (dalağı kalkar) ise "yaşama hevesi ve gicünü kaybeder" manayı taşımaktadır. Örneğin: "Talağı turğan atlanı uruğuz, hayda bel baylap cayauğa turuğuz"...( dalağı kalkan atları vurun, belleri kuşakla çekerek yaya kalkınız...) Şarkı- efsane "Orus kazauar" "Rus savaşı"). Dolayısıyla ata sözü şöyle okunur: "Çok çekenin yaşama gücü kalmaz".
*Colğa corğa caraşır: Yola koşucu at yakışır.
*Colğa-corğa, otouğa-biyçe: Yola dörtnalcı at, yatak odasına-prenses. (Burada "otou" kelimesi kullanıldığından "yeni evlenenlerin yatak odası" manasında olup, manayı genişletmekte ve "evlendiğin prenses" olarak anlaşılmaktadır. Dolayısıyla ata sözü şöyle okunur: "Yola koşucu at, eve prenses".
*Arbazda hapdemez uuda börübasar bolmaz: Avluda havlayamayan köpek av sırasında kurt yakalayıcı olamaz.
**İği aşım allımda kalğandan ese aman karnım carılsın degenley... İyi yemeğimin önümde kalmasındansa kötü karnım patlasın dercesine...
*Karnı amannı künü aman: Burada "karnı aman" (karnı kötü) "obur manasının taşır. "Künü aman" (günü kötü) "yaşantısı berbat" anlamını verir. Ata sözü şöyle okunur: "Oburun yaşamı berbat".
*Kulnu bir toyğanı-başı bağası: Kolenin bir defa doyasıya yemesi kendi fiyatina mali.
*Tekesiz sürüu cardan keter: Erkek keçinin önderliğinde olmayan sürü uçuruma düşer. (Bu tercüme manayı yansıtamıyor. Bilindiği gibi Hun Türkler'i çok eskilerden tıpkı köpekleri gibi keçileri de değerlendirmişlerdi. Başta keçinin olmadığı bir koyun sürüsü, suyu geçme, zor alanları aşma, eve topluca gelebilme vb. durumlarda zayıf kalır. Bir keçi grubunun bulunduğu sürü ise, onların arkasından yoldaki her tür engeli kolayca aşar. "Teke"-erkek keçi kelimesidir. Kullanımda soyut tarzdaki manası: "Önderi olmayan halk mahvolur").
*Beziregen-bezdirir: "Beziregen" kelimesi "saçma sapan şakalar yapan, yapmacığı, uyduruğu seven, hep yapmacıktan oynaşan, devamlı başarılı ve mutlu görünmeye çalışan biraz rahatsız ruhlu kişi" anlamındadır, "bezdirir" ise "bıktırır" sözüdür.
Deyiş şöyle okunur: "Yerli yersiz hep neşe oluşturma gayretinde saçmalayıcı kişi bıktırıcı olur".
*Köb aşalsa bal da-uu: Çok yenilirse bal bile zehir.
*Uzakdan süygen uzun süer: Uzaktan seven uzun süre sever.
*Gılca goliya eter: Satıraltı tercüme anlam veremez. "Gılca" "yaşlı inek" demektir, "goliya" ise eski dilde "b...k" anlamındadır. Satıraltı tercümesi "Yaşlı inek pisler" olarak çevrilir, fakat kullanımdaki manası başkadır. Şöyle anlaşılır: "Yaşlılık herkes için kaçınılmazdır onu temizi kiriyle kabullen".
*Taşığan sırt tınılar, taşımağan auz mahdanır: Taşıyan sırt susar, taşımayan ağız övünür.
*Tirelgen-tigilmez: Direnen yenilmez.
*"Tüb" degen tübde kalır, "baş" degen horlam alır:"Aşağı" diyen aşağıda kalır, "yukarı" diyen zafer kazanır.
*Eşek bilgen-arba col: Eşeğin bildiği araba yolu.
*Haram karğa köb caşar: Haram karga çok yaşar.
*Boynun bir bükgen ömürü mukgur kalır: Boynunu bir defa büken ömrü boyu kambur kalır.
*Karan cer bitim bermez, zar adam kaş kermez: Çöl ürün vermez, gıptalı kaşını germez. (Bu satıraltı tercüme yetersiz. "Kaş kermez" kelimesi "gülümsemez, gönlü ısınmaz" manadadır. Şöyle okunur: "Çöl ürün vermez, gıptalının gönlü ısınmaz."
*Sadak usta sadak tartmaz: Yay uzmanı yay çekmez.
*Ahırat azabdan duniya namıs küçlü: Ahiret azabından dünya namus güçlü.
*Asıl kan dauğa namıs üçün kirir, kul kan dauğa karnı üçün kirir: Asil kan davaya namusu için girer, kul kan davaya karnı için girer. (Burada mana ters anlaşılmakta ve TC'deki "kan davayı" çağrıştırmaktadır, oysa burada "medeni dava" anlamında gelmektedir. "Karnı üçün"(karnı için) söztakımı da "mal varlık, çıkar" manayı yansıtmakta. Ata sözü şöyle okunur: "Asil namusu için davacı olur, kul çıkarı için".
*At kart bolsa da kalacük ızın buzmaz, eşek caş bolsa da tüz baraza tutmaz: At yaşlı da olsa saban izini bozmaz, eşek genç de olsa dümdüz saban izini tutmaz.
*Sadakaçını tili-cuka, beti - kalın: Dilencenin dili ince (nazik), vicdanı kalın (kaba).
* "İy" deb barğandan ese, "ah" deb ölgen aşhı: "Lütfen" diye ricayla gitmektense, "off" diye ölmek iyi.
*Alırğa ürennen beriünü unutur: Almaya alışkın vermeyi unutur.
*Baş tersine tartsa col terseyir: Baş ters yöne çekerse yol ters gider. (Bu tercüme anlamını yansıtamıyor. Ata sözü şöyle okunur: "Baştakinin ters fikri haytı ters yöne çeker".
*Gitçe küye ullu tonnu aşar: Küçük güvey büyük kürkü yiyer.
*Baymak çuruknu söger: Tersbasan pabucu karalar.
*Caşau-kınnığa, can-tınnığa: Bu çok eski atasözüdür ve günümüzdeki çoğunluk tarafından anlaşılamaz. "Kınnı" " bedenin etkisinden oluşan kısıtlayıcı durum" manasını taşır, öyle de "caşau-kınnığa" söztakımı, "bedenin durgunluğa girdiği zaman" olarak çevrilir, "tınnı" ise "sakinlik, sessizlik, bakir zaman" manada kullanılır. Dolayısıyla atasözü şöyle okunur: "Hayatın beden durgunluğu dönemine girildiğinde can rahat ister".
*Horannan asker horlaim alırğa ürenir: Savaşı kaybetmiş asker zafer kazanmayı öğrenir.
*Tüşüunü bilmegem miniünü bilmez: Düşmeyi yaşamayan binmeyi öğrenmez.
*Cığılıunu bilmegen tüz cürüude ashar: Düşmeyi yaşamayan düz yürümekte zorlanır.
*Cığılğan-cılar, cılağan-kızar, kızğan-talpır, talpığan-alır:
(Satıraltı tercüme tam anlamını veremez. Burada "kızar" (bedeni ruhuyla etkilenir) kelimesi, cümle manasından öz kayıbına uğrayarak "düşünür, fikir üretir" manada gelmektedir, "alır" (alır) kelimesi de soyut tarzda geniş mana kapsayarak "başarır" anlamını yansıtmaktadır. Ata sözü şöyle okunabilir:" "Düşen-ağlar, ağlayan-düşünür, düşünen hedeflenir, hedeflenen-başarır."
*Har cığılıu-ders alıu: Her düşüş bir ders.
*Horlanıu horlam alırğa üretir: Kaybetmek zafer kazanmayı öğrenmektir
*Ariu cennil onnar: Güzel çabuk solar.
*Kadalğan kadamanı cığar: İnatla kilitlenen büyük gücü yıkar.
*Küymegen-cılıtmaz, canmağan-carıtmaz: Yanıp tükenmeyen ısıtmaz, yakılmayan aydınlatmaz. Soyut tarzdaki manası: Çilelerden geçmeyen başkaların derdini çözemez, kendisi yanıp yakılmayan başkaları aydınlatamaz.
*Sılıkdan kılık saklanmaz: Suratsızdan iyi huy beklenmez. ("Sılık" "iyirenç" manasını da yansıtmaktadır).
*Kuulğan kuuğun unutur: Kovulan idrar torbasını unutur. (Burada zor durumdaki insanın bedensel etkilenmesi hakkında anlatılmaktadır).
*Er- etim bla, cer-bitim bla: Adam işiyle, yer ürünüyle tanımlanır.
*Tobağa kaythan günah etmegenden onlu: Töbe eden günahkar hiç günah işlemeyenden üstün.
*Eki betli apendiden ese beti kara günahlı aşhı: İki yüzlü hocadan maskesiz günahkar iyı. ( "Beti kara" (yüzü kara) burada ana manasından kopuk "açık yüz, alnı açık" anlamında gelmektedir).
*Konakğa koş-ken, can-ten: Misafire konak geniş, can eşit.
*Konakğa kelgen cauğa dau cok: Misafir gelen düşmana dava yok.
*Ters tersligin anılağınçı, tüzge tözüm kerek: Haksız haksız olduğunu anlayıncaya kadar, haklıya sabır gerek.
*Caraşıu süygen-calınçak: Hoşgörüyü seven sindirici. (Burada "calınçak" kelimesi "sindirici, her şeyi yutucu, yalakalık yapıcı, her şeye dayanıcı" manaları içermektedir).
*Küye kirgen ton kağılmaz: Güvey giren kürk çırpılmaz.
*Kıyau başha tac salsan deületin gaj bolur: Eksik kafalıya tac giydirirsen devletin altüat olur.
*Tilge tiygen tilkemge "azsa" deme: Diline dokunan lokmaya "azsın" deme.
*Tau tebrense kaya açıulanır, kaya taysa ua tau açır: Dağ deprem geçirirse kaya ona kızar, kaya parçalanırsa dağ ona üzülür. (Bu satıraltı tercüme manayı aydınlatamamakta. Anlamı suyut tarzda anlaşılmakta ve "Büyüğe küçüğü affetmek düşer" olarak anlaşılmaktadır.Ama bu atasözünün manası daha da geniş felsefi alana uzanarak aydın-cahil, beyaz-siyah, yüce ve alçak kişilik gibi konulağa da değinmektedir).
*Kötlek bla betleşsen betin bedişge batar: Şerefsizle yüzleşirsen itibarın çöker. (satıraltı tecüme anlamını kaldıramıyor. Manasına göre çevrilmişti).
*Iylık kelse betin caba bilgen, ayıbını carımın cabar: Utanç durumda yüzünü kapata bilen utancının yarısını kapatır.
*Caur eşek candan toyar: Sırtı yara eşek canından bıkar.
*Çabhan atha cer salğan-ciger, sau katınnı erin alğan-beder: Koşan ata yer tabilen-cesur, sağ salem kadının eşini alan (yuva yıkan) utanmaz.
*Beder beti cibimez, matuh canı tirilmez: Satıraltı tercüme manayı kaldıramaz. "Cibimez" (ıslanmaz) kelimesi burada "utançtan kızarmaz, çekinmez" anlamını taşımakta, "matuh" ise ne deli ne akıllı, durgun hali olan kişini alatmaktadır."Tirilmez"(ölür) kelimesi "kronik kişisel bitkinliği tanımlamakta. Ata sözü şöyle okunabilir: " Utanmazın yüzü kızarmaz, tuhaf durgunun canı dirilmez".
*Künkör katın dırtdıuay bolur: Varlıktan şımaran kadın os...cu olur.
*Karauaşha kına salsan kanın boklanır: Kul kadına kına sürersen (onunla evlenirsen) kanın kirlenir.
*Dorbunna kirgen çırağın unutur: Magaraya giren meşalesini unutur.
*Mışaudan bögek çıkmaz, maymözden kölek bolmaz: Bu atasözünde eski sözlerin tercümesi verilmeden manasının açıklanması zor. "Bögek"- "kudretli bedenli cesur"; "mışau" - gözü yanmayan, algılayış tarzı yavaşlamış kişi; "maymöz"- minder kılıfı hedefli üretilen sert ve sıkı kumaş.
*ırhı kobsa-iyme, cau iyilse-tiyme: Sel basarsa durdur, düşman eğilirse dokunma.
*Sabırına taş baylağan taş kibik ornunda turur: Sabırlı taş gibi yerinde durur. (Burada "sabırına taş baylağan" (sabrına taş bağlayan) "sabırlı, hiç bu ozelliğinden vazgeçmeyen ve vazgeçmeyecek " anlamında gelmektedir).
*Har taş cerinde aur: Her taş yerinde ağır.
*Taşnı taş çaçar: Taşı taş kırar.
*Kuyruk uruuçu kelin cennil kıyulur: Kıç sallayıcı gelin çabuk bırakılır. (Burada tercüme biraz farklı anlam vermekte. "Kuyruk uruuçu" (kendi kıçına tokat atarak başkaları aşağılayıcı) söztakımı "çirkin biçimde kibirli" anlamını taşımaktadır.
*"Gırt" degenne - "dırt"! "Üff" diyene "pırr"!
*Tan belgi künden mindem: Şafak güneşten bir dilim. (Genellikle çocuğun anne babasına dolaylı olarak iltifat etmek istenildiğinde söylenir. Kullanımdaki anlamı: "Güneşten ışın kopar" ("Değerliden değerli doğar "olarak soyut tarzda anlaşılır).
*Ciger cerge çık bla basar, homuh közün künne açar: Çalışkan yere çiğle basar, tembel gözünü güneşe açar.
*Atlauç kıysık bolsa biyçe cığılıuçu bolur: Basamağı düz olmazsa hanımefendi düşücü olur.
( "Biyçe" (prenses, asil kadın) kelimesi burada "hnımefendi" manada gelmekte. Soyut tarzdaki manası: "Evde davranışlar sakat olursa hanımefendi küçük düşer").
*Sença üynü bolumun tanıtır: Gariş evin halini tanırır.
*Taş ursan közüne uruk çartlar: Taş kırarsan gözüne parça sıçrar.
"Uruk" "sert parça" anlamındaki eski sözdür. Metalden, kayadan, taşdan parçalara "uruk", "urka"; ağaçtan parçaya "carka", "connurçha"; yumuşak maddelerin kısmına "bölünnü"; sıvı maddelerde "tamızık" denilir. Örneğin: Sos'urka (Sos'uruk) Nart Efsanelerinde'ki baş kahramanın ismidir. Ata sözü "Sos urukdan-keşene, mermer taşdan-töşeme"(granit parçasından mezar duvarı, mermer taşdan döşeme); "ağaç kart bolsa carkağa urulur"(ağaç yaşlanınca yakıt amaçlı parçalanır); "tıldan bölünnüden-saman" ( çamur karışımından - tuğla. Eskiden "saman isimli tuğlalar çamurla samanın karışımından yapılmıştır) ( Kaynak: "Nart Efsaneleri". "Nart Sözle". Folklor örnekler).
*Borbay bolmay boyğa tiyme: Burada satıraltı tercüme anlamını veremez. "Borbay"-"fiziksel kudret, toplumsal değer, eli kolu uzun olma, varlıklı yaşama manalarını biraraya getirmiş ve içermiş bir kelimedir. "Boy"- "uzun boy, büyük, yüksek, yüksekteği, ulaşılmaz" anlamı yansıtan, cümle manasına göre lastık bir yorum verebilen sözdür. Dolayısıyla ata sözü şöyle okunur: "Eşit imkanlarıdan yoksunsan kudretliye dokunma".
*Sırtı barğa cük tabılır: Sırtı var'a yük bulunur.
*Hater hater bla kaytır: İyi davranış iyi davranışla ödenir.
(Burada "hater" sözü "davranıştan" daha da geniş anlam taşımakta ve hem verme, hem dostluk hizmet etme, hem arka olma anlamlarını kapsamaktadır).
*Ullu küllünü artı-külkülük: Kibirlinin sonu gülünç.
*Sdağın cok ese uuda ne işin bardı: Yayın yoksa avda ne işin var.
*Kabhançı kabhanna tüşer: Kapancı kapana düşer.
*Caralı ayü-cırtar, caralı börü-kaçar: Yaralı ayı yırta (saldırıdan vazgeçmez), yaralı kurt kaçar.
*Kan kaynasa kan tögülür: Kan kaynarsa kan dökülür satıraltı tercüme manayı açıklayamaz. "Kan kaynasa" (kan kaynadığında) burada lastik mana oluşturarak "kızgınlık aşırı olduğunda" anlamında gelmektedir. Ata sözü şöyle okunabilir: "Aşırı kızgınlıkta kan kızar, beyin durur ve kan dökülür". ("Beyni durur" ekleme tuhaf gelmemeli, zira "kanın kızması" kelime "beynin durması" manayı da otomatik olarak içermektedir).
*Dürü salğan-geben kalar: Ot biçen yığınlı olur.
*Çirik urlukdan sau bitim çıkmaz: Çürük tohumdan sağlam bitki çıkmaz.
*Kon-kon göbelek, etegi-elek: Bu ata sözü devamlı taşınan, yollara düşen o yüzden de mal edinemeyen insanlarla hafif dalga geçen bir deyiştir. Satıraltı- "Kon kon kelebek, eteği elek"; kullanımdaki manası: "Kon kon kelebek gibi oreya bureya giderek hayatını harçayan varlıklı olmaz". "Etegi elek" demek eski dilde " tam fakir, delik teşik giysili " demektir.
*Biyni biyçe biy eter, biyni karauaş kul eter: Ata sözünün manasını açıklamak için "hanımefendi" sözüne açıklık getirilmesi gerekmektedir. TC Türkleri'nde yaygın hanımefendi anlamı mal varlığa dayalıdır, oysa eski Türkler'de asalet mal varlığı dikkate almaz, değer genetik mazisine göre verilir.Varlığından ötürü Hun-Karaçaylılarda hiç kimse değer kazanamaz. Dolayısıyla ata sözü şöyle okunur: "Asil kadın (hanımefendi) prensi prens yerinde tutar, köle kadınsa prensi köle yerine koyar".
*Nalatnı azat etsen azatçısın coyar: Naletlini cezadan kurtarırsan kurtaranı harçar.
*Kançıknı katına koysan kanını boklar: "Kançık" "fahişe" manadaki eski sözdür, "katına koysan" söztakımı ise "cinsel ilişkiye girsen" anlamındadır. (Karaçaylılar fiziksel davranışları dolaylı sözlerle anlatır, açık söylemek-terbiyesizlik sayılır, o yüzden "yanına koyarsan" söztakımı kullanılmıştır). Ata sözü şöyle okunur: "Fahişeyle yatarsan kanın kirlenir". ("Ahlaksızı yanına yanaştırırsan kanını bulandırır" anlamında da kullanılmaktadır).
*Işarıu-har cerge-caraşıu: Gülümse her ortama yakışır.
*Kaş kerilse cürek cılınır: Gülümsense yürek ısınır.
*Kartsız tör eşik artına uşar: Yaşlısız baş köşe kapı önüne benzer.
*Halahostanı cırmaçın cabsan caşırtın sanna cımaç cırtar: Çeki düzenli güyinmeyi bilmeyene çekidüzen verirsen , gizlice senin elbisende yırtmaç yırtar.
("Hlahosta"" giyinme kuşanmasını bilmeyen, bakımsız görülen, zevksiz kişi" anlamında bir eski sözdür).
*Kart alaşanı carmalıkğa tartma, genca baytalnı kart bolsa da kabma: Yaşlı işçi kızağı pazara çıkarma, "genca" cinsi kızağı yaşlansa da harçama.
("Alaşa" - işçi cinsi kızak, "Genca" -koşucu asil cinsi kızağı.
(Burada "kabma" (yeme) sözü soyut manada gelmekte ve "harçama" manayı yansıtmaktadır).
*Kızğan temir bügülür: Kızan demir bükülür.
*Nart alaşa baraza buzmaz: Burada "nart" sözü cümle mansından etkilenerek, "tecrübeli, olgun, değerli, üstün kaliteli" manaları içermekte. Ata sözü şöyle okunur: "Yaşını başını almış tecrübeli işçi kızak (Alaşa) saban izini bozmaz."
*Zarnı fahmusu-fahmuluğa uru kazıu: Gıptacının yeteneği yetenekliye çukur kazmak.
*Fahmuluda-zarlık kem, zar adamda-fahmu kem: Yeteneklide gıpta eksik, gıptacıda yetenek eksik.
*Köl kölge cılınsa catma kala körünür: Gönül gönüle ısınırsa dam kale gibi görülür.
*Bir konak kelse-kut kelir, köb konak kelse-cut kelir: Tek misafir gelirse bereket gelir, çok misafir gelirse kıtlık.
(Burada "kut" kelimesi "bereket" sözle açıklandığında manasını ortaya çıkaramıyor, çünkü "bereketli, şahane görünüşlü, maddi manevi sağlam" manaların tümünü içermektedir. "Cut" da "kıtlıktan" daha geniş, çok acıkmış insanın can atarak yediği, açlık yılında ekmek bulma savaşı gibi anlamı da taşımaktadır).
*Dibildirik ciltinden cılınır: Islak ve üşümüş (kişi) kıvılcımdan ısınır.
*Kelinim-aytama, kızım eşt: Bu atasözü satıraltı tercümede anlaşılamaz.
(Hunlarda kendi evladıyla evlenme konulara girmek günümüzde bile ayıptır, kıza, oğlana buna ilişkin tavsiyeler vermek de. Genellikle bu konular gelinler ve oğlanla içten konuşabilecek birisinin aracılığıyla çocuklara iletilir. Bu atasözünde o durum görülmekte. Kaynana gelinine tavsiyeler verirken, dolaylı olarak kızını da aydınlatmaktadır. Satıraltı tercümesi-"Gelinim-söyleyorum, kızım-duy".
*At-çarsha, eşek-gebdeşge: At yarışa, eşek samanlığa (yakışır).
(Burada "yakışır" kelime cümle yapıda kodludur).
*Eşekni kulağın tac da cabmaz: Eşeğin kulağını tac bile kapatamaz.
*Hanna da kelir hariblik: Hana da gelir acınılacak hal.
*Tüek bashan cürekge basar: Tüek basan yüreğe işler.
("Tüek"-müzük aletinin tuşudur. Eskiden "Sıbızğı", sonra "Uğou", sonra da "Kobuz" (Akordeon) aletlerin tuşları olarak anlaşılır "Tüyek" günümüzde "tiek" sözüyle karıştırılmakta, "Tiek" çocukları okuttukları zaman yazıyı göstermekte kullanılan süslü sopacıktır).
*Cıymıçnı canı cıyğıçda: Mal toplaycının canı yığınında.
*Kölden tilek kökge ceter: İçten dua göke ulaşır.
*İstemeyçi hars alır, harsçı eslenmey kalır: Dansçı alkış alır, ritmci (davulcu) gölgede kalır. ("İstemey" bir Nart dansı, parmak uçlarında yapılan hareketiyle bilinir).
*Toyğa-çuruk, işge -çabır, har zat cerine caraşır: Şolene pabuç işe çarık, her şey yerine yakışır.
*Kölün hoşda-honşu şoh, kölün şoşda- honşu poh:Gönlün hoşsa komşun dost, gönlün kapalıysa komşun düşman.
*Başnı kıyaun hapa-sapa söleşgen til tanıtır: Kafadaki problemi allak bullak konuşan dil tanımlar.
*Cılar sabiy atasını mıyığı bla oynar: Satıraltı tercüme anlamını veremez. Kullanımdaki manası: "Cezalandırılacak evlat babasının namusuyla oynar".Satıraltı tercümesi-"Ağlayacak çocok babasının bıyığıyla oynar".
*Tal kıyın tamırlanır da tüz öser: Sögüt ağacı zor köklenir de düz büyür.
*Kül ertdeden ağaç edi, ağaç da ertdeden kül edi: Kül eskiden ağaç idi, ağaç da eskiden kül edi.Bu tercüme atasözünün felsefi manasını içeremiyor.Kullanımdaki anlamı:"Her ölüm bir canlanmaya temel".
*Çarh tarhda turalmaz: Tekerlek tahtta oturamaz. Kullanımdaki anlamı : "Her varlık yaratılış amacına göre verimli olur".
*Gurt taukğa bağuş - duniya: Kuluçka tavuğu için çöplük dünyadır.
*Caşlık-sadak athanlay, kartlık-kırau kakğanlay: Gençlik yay çeker gibi, yaşlılık çiğ düşmüş gibi.
*Ölmesen katdamı bolmazsa?: Ölmesen de yaşlanmazmısın?
*Kartayğan bögek incilgiç bolur: Yaşlanan yigit kompleksli olur. ("İncilgiç" artık kendisine güvenini yitirmiş kişiyi anlatan eski sözdür. Günümüzde "yetersizlik kompleksi" söztakımı onu yerini almaktadır).
*Caz beti-tuu, kaç beti-kuu: İlk bahar tablosu maşallah, sonbahar tablosu solgun. Bu satıraltı tercüme manayı çıkaramıyor.Kullanımda şoyle anlaşılmakta: "Gençlik çağ, ihtiyarlık tükenme".
*Zaman bla- urluk, zaman bla-ındır: Zamanıyla tohum ekilir, zamanıyla ürün toplanır.
*Urluğuna köre-bitim: Tohumuna göre ürün.
*Tulparnı tulpar cığar: Güreşciyi güreşci yener. ("Tulpar" kelimesi doğadan kudretli bedenli kişiyi anlatır).
*Göcebge üçeü-bir sildeü: Gireşciye üç kişi bir itiş. ("Göceb" hem doğadan kudretli beden sahibi, hem de dövüşte uzman manasındadır).
*Har küçnü zaman horlar: Her kudreti zaman yener.
*Antsıznı antı köb bolur: Antını tutmayan ant içmeyi sever.
*"Namıs" degenley auzuna suu almağan, suu içgenley namısın atar: Satıraltı tercüme bu deyişin manasını veremez. "Auzuna suu almağan" (ağzına su almayan) burada soyut tarzda mana taşımakta ve bir durumun kesin olduğunu, geri dönüşümün olmayacağını vurgulayan "namıs" (namus) kelimesine bağlı bir söztakımdır. Atasözü şöyle okunabilir: "Namusum için yaşıyorum" diye namusuna toz kaktırmayan, su içercesine çabuk namusunu satıverir".
*Bolmağan bolğanından köb aytır: Fakir bolluğundan çok konuşur.
*Tamamğa tirelgen amal tabar: Tamam'a direnen çözüm bulur.("Çaresizliğin son noktasına gelen çare bulur").
*Kıyma kıyık bolsa da etni sıyın tüşürmez: Sucuk ter formlu da olsa etin değerini düşürmez.
*Bağuşçuğa bağa bersen başın baguşdan karar: Çöpçüye değer verirsen başın çöplükte görülür. ("Çöpçüyle eşitlenirsen kafan çöplükte görülür").
*Bireü birlikge kirse, birlik bireüge-cak: Birey topluluğa katıldığında topluluk bireye arka.
*Bireü bolsa birlik taymaz: Birey olunca birlik olur.
*Bireü ketse birlik keter: Birey giderse birlir dağılır.
*Kanlı biyden igi cürekli kul aşhı: Kanlı asilden iyi yürekli köle iyi.
*Cesir başı kesilmez: Esir öldürürlmez. ("Başı" sözü burada "baş" anlamını yitirerek, "esir" sözünü güçlemdiren söz konumundadır, ayrı çevrilemez).
*Bireünü tüygen ekeü, erkeklikden ürkeü: Bir kişini döven iki kişi her ikisi de erkeklikten mahrum. (Burada anlam biraz farklı okunmakta. "Erkeklikden ürkeü" söztakımı "erkeklik konusunda ürken, başaramayan, kadına rezıl olan, erkek olarak hiç" manada gelmektedir. Öyle de atasözü şöyle okunabilir: "Tek kişiyi iki kişi olarak dövmeyi ancak erkeklikten tamamen mahrum şerefsiz göze alır".
*Şkoksuz urulmaz: Silahsız vurulmaz. ("Şkok" basit uzun ateşli silah).
*Balık maka da bir suuda cüzer, carlı suu da bılağa tözer: Balık kurbağa da aynı suda yüzer, zavallı su da bunlara dayanır.
*Alğa külgen kısha külür, sora külgen uzun külür: Önce gülen kısa güler, sonra gülen uzun güler.
*Kişdik köz cumub aşar da "aşamadım" der: Kedi gözünü yumarak yiyer de yemedim der.
*Sebilgen urluk çığar: Ekilen tohum filizlenir.
*Sebgen urluğun ne bolsa, alığan bitimin ol bolur: Eken tohumun neyse, aldığın ürün de o olur.
*Cersizge cer bersen-atın sıylı, kulğa ukumunu bersen tukumun-sıysız: Topraksıza toprak vrirsen itibarın yükselir, kula soy ismini verirsen soyunun itibarı düşer.
*Allah da kesi tirelgenne - bilek: Allah da direnene arka.
*Haram kab da, calan cul, sora tur da namaz kıl: Haram ye de allem kallem haksızlıklarından sıyırıl, sonra da kalk da namaz kıl.
(Bu atasözü sözde inanç, dinde gösteriş hakkında alay içermektedir).
*Akıl caş bolsa da-baş: Burada "akıl" kelimesi "akıllı" anlamında gelmekte, "baş" ise "üstün". Atasözü şöyle okunur: " Genç da olsa akılı olan başkan olmalıdır".
*Mahdanıuçu mahdalıuçu bolmaz: Kendini övücü övülücü olmaz.
*Telini sözü çamlandırır, akıllını sözü oyumlandırır: Delinin sözü kızdırır, akıllının sözü düşündürür.
*Kıshaakıl Uzuntilge coldaş: Dar mantıklı uzun dilliye yoldaş.
*Işanıu-har işge canıu: Güven her işin başlangıcıdır.
*Korkuunu közleri ullu: Korkunun gözleri büyük.
*Say körmesen suuğa kirme: Sığ görmeden suya girme.
*Akıllı cau celbaş candaşdan aşhı:Akıllı düşman deli yandaştan kıymetli.
*Bağır şay halkğa şoğay, toğay altın kalağa şağırey: Bakır kuruş halka dost, yuvarlak altın saraya tanıdık.
("Şoğay" -"önemsiz geçici dost", "şağırey"- "tanıdık").
*Teyri kauğarğa kesinden sorur, Teyri başçığa kauğardan sorur: Tanrı ere kendisi hakkında sorar, Tanrı komutana er hakkında sorar.
*Kantuluk kozu sürüunü buzar: Yaramaz kuzu sürünün rahatını bozar.
*Urluk sebgen ındır basar: Tohum eken ürün alır.
*Sıy cayau kelir, bediş corğa bla ceter: Saygınlık yaya gelir, rezillikse dörtnalcı atla.
*Sıy malda tül, onda: Saygı mal için değil değer için verilir.
*Tişge tiş çançılır: Dişe şiş ağacı batar. (Satıraltı tercümesi yetersizdir. Atasözü şöyle anlaşılır: "Şiş yemey sevenin dişine şiş özü batar"(Diğer manası: "Diş batırana diş batırılır").
*Bulut künnü cabsa da carığın tıyalmaz: Bulut güneşi kapatsa da ışığını durduramaz.
*Esirgen til iç töger: Sarhoş dil sır saçar.
*Tayannınçı "oh" deme, atlağınçı "hoh" deme:Yaslanıncaya kadar "off" deme, atlayıncaya kadar "hoff" deme.
*Altınnı bağasın usta oyması tutar: Uzmanca yapılmış süsü altının fiyatına denk.
*Cağılğan temir-bolat: Yakılan demir çelik.
*Gül süygenne çığana kirir: Gül sevene diken batar.
*Aythan annılatır, urğan suutur: Söyleyen anlatır, vuran ( kendinden) soğutur.
*Kesi cığılğan cılamaz: Kendi düşen ağlamaz.
*Şap-şap tilli, çap-çap bolur: Satıraltı tercüme mana veremez. "Şap-şap" sağa sola düşüncesizce koluşan kişidir, "çap-çap" ise beş kuruşluk, her kesin hiçe saydığı kişi anlamındadır. Dolayısıyla atasözü şöyle okunur: "Yersiz konuşan hiç sayılır".
*Bireü bilgen-cabık, ekeü bilgen-açık: Bir kişinin bildiği kapalı, iki kişinin bildiği açık.
*Köb aytıuçu-aythanından kaytıuçu: Çok konuşucu sözünden dönücü.
*Cazılğan anna kazılır: Yazılan hafizaya kazınır.
*Har aytıuda- bir casau: Her deyişte bir yönlü yorum.
*Kmb sökelgeb poh söleşir: Çok konuşan çerçöp konuşur.
*Tüznü gırcını tüzde kalmaz: Burada satıraltı tercüme mana veremez. Kullanımdaki manası: "Haklının haklılığı geç erken ortaya çıkar".
(Satıraltı tercümesi "Doğrunun ekmeği çölde kaybolmaz").
*Aythandan korkma, tınılağandan kork: Söyleyenden korkma, susandan kork.
*Kısıla bilğen cılına bilir: Sarılmasını bilen ısınır.
*Allında tıyğıç bolsa kıyğıçını bile: Önünde set varsa çareni değerlendir. (Burada "kıyğıç"(silah, çare, karşılıklı kuvvet) kelimesi "çare" anlamında gelmekte, "bile"( keskinleştir) sözü ise öz manasını "kıyğıç" sözüne yansıtarak, ayrı anlam taşımadan kalmaktadır).
*Aman- betsizlik bla, iği-dertsizlik bla: Kötü utanmazlığıyla, iyi kin tutmadığıyla (tanımlanır).
*Ullunu colu amandan tolu: Aydının yolu kötüyle dolu.
("Ullu" (aydın, ünlü, büyük) kelimesi burada "ünlü" manasında gelmektedir. "Amandan tolu" (kötülüklerle dolu, engellerle dolu, kötü insanlarla dolu) söztakımı bu atasözünde "kötü insanlar" anlamındadır)
*Korkak kölekgesinden kaçar: Korkak gölgesinden kaçar.
*Cigit bir kere ölür, korkak min kere ölür: Yiğit bir defa ölür, korkak bin defa olür.
*Kesi arbazında it bazık ürür: Kendi avlusunda köpek kalın sesle havlar.
*Korkak urğuynu kırğıy körür: Korkak sivrisineği dinozor kuşu görür.
*Mürzeü kaçda çegilir: Ürün sonbaharda ölçülür.
*Mahdançak abınçak bolur: Kendini övücü sendeletici olur.
*Har tigiüçünü biçiü başha: Her terzinin biçmesi farklı.
*Har elni koy soyuu başha: Her köyün koyun kesimi farklı.
*Kelin beti bla, küyeü etim bla: Gelin namusuyla, damad çalışkanlığıyla.
*Katı ağaçha - citi balta: Sert ağaca keskin balta.
*Ullu kemege-ullu suu: Büyük gemiye büyük su.
*Tirençekge - sipi ilgençek: İnatçı (çocuğa) korkutucu sopa. ("Sipi ilgençek" çocukları korkutmak için bulundurulan yumuşak sopacıktır, "tirelçek" ise "inatçı, tutumunda ısrarlı, kararından dönmeyen" manasını taşımakta).
*Söz berginçi-tüşün, bergenden sora-tut: Söz verinceye kadar düşün, verdikten sonra-dönme.
*Sözden-işge, işden-sıyğa: Sözden-işe, işten-saygı kazanmaya.
*Söz öznü capısı: Söz özün kılığıdır.
*Min tüşün da bir ayt: Bin defa düşün de öyle söyle.
*Söz berirge öç bolsan borç tölegença caşarsa: Söz verici olsan borç ödercesine yaşarsın.
*Cara cabılsa da tabı kalır: Yara kapansa da izi kalır.
*Bolumunu kıy, bolumğa köre-sıy: Kişiliğini imkanlarını düzende tut, zira buna göredir saygı.
*Ölecekni tireü tutmaz: Satıraltı tercüme anlamını veremez. "Ölecek" diye hep hastalıklardan şikayetçi, geleceğe güvensiz bakan, karamsar kişiye denir. "Tireü tutmaz" direk bile destek sağlayamaz anlamında bir söztakımıdır. Dolayısıyla ata sözü şöyle okunur: "Karamsarı direk bile ayakta tutmaz".
*Tan keçeden onlu: Sabah geceden üstün. (Satıraltı tecüme burada anlam veremiyor, çünkü manası soyut tarzda anlaşılmaktadır. Kullanımdaki manası:
"Geceği fikirden sabah fikri üstün".
* Etgen cannılır, etmegen cannılmaz: Yapan yanılır, yapmayan yanılmaz.
*Etgen-küreşir, etmegen-söleşir: Yapan uğraşır, yapmayan konuşur.
*Açıunu darmanı-zaman: Acının dermanı zamandır.
*Urğu cannur üsünü cibitir, sebelek cannur canını incitir: Sağanak yağmur üstünü ıslatır, çizenti yağmur canını sıkar.
*Urğu cannur uzun caumaz: Sağanak yağmur uzun yağmaz.
*Cuurğanına köre ayağını uzat: Yorganına göre ayağını uzat.
*Aşığıuçu pırh-çırhha tüşer: Aceleci kahkahaya tutulur.
*Karamağan-körmez, körmegen-bilmez, bilmegen-etmez, etmegen uzak ketmez: Bakmayan görmez, görmeyen bilmez, bilmeyen yapmaz, yapmayan da uzak gitmez. ("Uzak gitmez" söztakımı burada "olumlu hayatını sürdüremez" anlamında gelmektedir).
*Kulnu büksen bügülür, biyni büksen-sınar: Kulu bükersen bükülür, asili bükersen kırılır.
*Cigin bilgenni cigi üzülmez: Bu atasözü satıraltı tercümeyle anlaşılmaz. "Cik" (eklem) lastik mana taşıyan sözle türünden olup, atasözünde iki defa farklı manada çıkmakta. Birinci - "öz", ikincisi "nesil" anlamında yansımaktadır. Ata sözü şöyle okunur:
"Özünü bilenin (halkın) nesli tükenmez".
*Cerni süygenne cer berir: Yeri sevene yer verir.
*Kızğan temirge-kakğıç, emilik atha-takğıç: Kızgın demire çekiç, dizgine girmeyen genç ata bağ..
*Genca baytal turu bolsa, genca acir kuru bolmaz: Genca kızak çiftleşme dönemine girerse, genca ayğır buna kayıtsız kalmaz. ("Genca" "Karaçay At" olarak dünyada bilinen asil at cinsi).
*Gaci kuyruk bulğamasa it cuuklaşmaz: Dişi köpek kuyruk sallamazsa erkek köpek yanaşmaz. ("Gaci" dişi köpektir. Nadir olarak "fahişe" anlamında da kullanılmaktadır).
*Cükden tarthan ögüzge sor: Yükü çeken öküze sor.
*Talğır ızlığa "bölündiü" dey edi... Zebra rengi izliye "bölünmüş" diyordu...
*Kadar cardan atlatır: Kader uçuruma atlatır.
*Sabiy ösdürgen, kartlığına kala ösdürgen: Çocuk büyüten, yaşlılığına kale kuran.
*Erinçekni artı tileüç bolur: Tembeliin sonu dilencelik.
*Bışlak-mayadan, sır-anadan: Peynir mayadan, geleneksel değer anadan.
*Nart caya tartsa kaya carılır: Nart yay çekerse kaya çatlar.
*Kiyizçige-tepleüç, müyüzçüge-mindeüç: Kilimciye tepleüç, boynuz işleme uzmanına mindeüç. ("Tepleüç" bastırıcı alet, "mindeüç" küçük parçaçıklar koparıcı alet).
*Tuaylağan buu uular: Köpekleri doğru seslenişle yönlendire bilen geyiği avlar.("Tuaylama" köpekleri seslenişle yönlendirmeni anlatan bir eski sözdür).
*Aşçı aş iyisden toyar: Aşçı yemek kokusundan doyar.
*Sabır bla iş, har cauğa-tiş: Sabırla iş, her düşmana diş. (Satıraltı tercüme mansını zedelemektedir. Burada "tiş" (diş) kelimesi "karşı güç" manada gelmekte. Atasözü şöyle okunur: "Sabırla iş her düşmana karşı güç".
*Et süygen kozu aynıtır: Et seven kuzu besler.
*Tabhanına razı bol, tabmağanına zarlanma: Bulduğundan memnun ol, bulamadığını kıskanma.
*Üç maralnı kualasan birin da tutalmazsa: Üç geyiği kovalarsan birisini de yakalayamazsın.
*"Oh" duniya deb oh etgenni duniyası poh: "Off" dünya diye oflayıp duranın hayatı çerçöp.
*Köbnü maray aznı atma: Çoğa hedeflenerek azını bırakma.
*Terk Başını balından arbazdağı erik aşhı: Terk Başı (bölgenin) balından avludaki erik iyi. ("Terk Başı" -"Terek" nehrin başlangıcı topraklar. Balı ünlü. Bu atasözünde "uzaktaki tatlıdan avlundaki ekşi iyi" mana verilmektedir).
*Caşın bolsa ebin hazırla, kartın bolsa kebin hazırla: Gençin varsa terbiye hazırla, yaşlın varsa kefen hazırla. ("Ebin"(burada "terbiye" anlamında kullanılmıştır).
*Kıllannan kıldan-celpe cib: Örülen kıldan (at kılı) yelken ipi.
*As harsha kelmez: As davul ritmini yakalayamaz.
("As" Alan ve Sarmat halkların kısaltılmış ve birleştirilmiş ismidir. M.S.3. yüzyılda Kafkas'ta hakimiyet kazanan Gun'lar (Hunlar), 300 yıl süren savaş sonrası, Alan ve Sarmatlarla kardeşlik anlaşmayla bağlanarak savaşa son verip "Kafkas Halkları Birliğini" oluşturmuşlardı. Hunlarla birleşen halklar da gelişmiş Hun kültüründen etkilenmiş ve benimsemek durumunda kalmışlardı, fakat katılımcılar başta pek ayak uyduramamış belki de o yüzden bu atasözü ortaya çıkmıştı. Ata sözü sıcak sevecen dost esprisi gibi anlaşılmaktadır).
*Esebin tintib etgen işni ebine tüşer: Planını titizce yapan işin özünü yakalar.
*Toklukda açlık unutulmaz: Toklukda açlık unutulmamalı.
*Kartnı koynu kalım bolsa karauçusu köb bolur: İhtiyarın cepi kalın olunca refahatçıları bakıcıları) çok olur.
*Barını caşına bersen - sen kelinine calınçak, barını canına salsan - kelinin sanna calınçak: Varlığını oğluna verirsen - kendin gelinine muhtaç, varlığını elinde tutarsan - gelinin sana muhtaç.
*Kıtlıkdağını kıcırauçusu köb bolur: Zor durumdakinin azarlayıcısı çok olur. ("Kıtlık" (her tür ihtiyaçın yetersizliği) burada cümle manasından etkilenerek "zor durum" anlamında gelmektedir.
*Keleçi burnu-calan cuğu: Çopçatanın burnu yalan sürülü. (Bu espri olduğundan gülünç bir cümle yapıda "calan cuğu" (yalanın izlerini taşıyan) söztakım kullanılmıştır. Hafif dalga geçme olayında neşe amaçlı kullanılır).
*Tarhlık kiygen turaklab cürür: "Tarhlık" asil kadınların boyunu uzatmak için giydikleri yüksek ayakkabılardır, "turaklau" ise "durarak hareket ederek dikkatli yürümek" anlamında bir sözdür. Öyle de atasözü bu manadadır: "Tarhlık giyen dikkatli yürür".
*Söz-kesamat, tutmağan-nalat: Söz sözleşmedir, tutmayan lanetlidir.
*Aytıu tınç da etiü zor: Söylemesi kolay da yapması zor.
*Söz berme, bersen taban kerme: Söz verme, verdiysen vazgeçme. (Burada "taban kerme" (tabanını germe) eski söz kullanılmakta. Suyut tarzdaki anlamı-"kaçma").
*Zor bla örge çıkğan zorğa kor bolur: Zorla yükarıya (yüksek mevkiye anlamında) çıkan zorun kurbanı olur.
*Caraşıuda-anlaşıu, anlaşıuda-canlaşıu:Uyumluluktan anlama, anlamadan can (ruh yakınlığı anlamında) kaynaşma.
*"Süydüm" ketse "küydüm" kalır: "Sevdim" gitse "yakıldım" kalır.
*Kıymak süygenne tauknu artın sağınma: Omlet sevene tavuğun poposunu andırma.
*Tışdan "oh" da içden "poh"... Dışı maşallah da içi çerçöp.
*Usta-alğışda, zalim-karğışda: Usta duada, zalim bedduada (anılır).
*Taşkıyar zamannı