
.
, "NART BOYU TÜRKLERİ HUN-KARAÇAYLILARIN ATA SÖZLERİ". /"NART SÖZLE"/. . "KAYNAK", ,2007.
*Almay sokurannandan ese alıb sokuran: Almadığına pişman olmaktansa aldığına pişman ol.
*Aman üyünde keçe kalsa ekinçi kün seni üyden atar: Kötü evinde geçelerse ertesi gün seni dışarı atar.
*Amanna igilik etiü-pariyge çabır tigiü: Satıraltı tercümesi anlam veremez. Kullanımdaki manası: "Kötüye iyilik yapmak, köpeğe çarık dikmek gibi boş uğraştır".
*Alıuçusu köb bolğan mal iyesinde kalır: Alıcısı çok olan mal shibinde kalır.
*Aman er onsuz bla küreşir, katın bla demleşir: Kötü adam garible uğraşır, kadınla kavgalaşır.
*Aman arba col buzar, aman adam el uzar: Kötü araba yolu bozar, kötü adam köyü bozar.
*Aman atha tin kirse üsüne torsuk saldırmaz: Kötü at kendine gelse sırtına eyer taktırmaz.
*Kulnu faytonuna mindirsen kızını tiler: Kulu faytonuna (süslü arabana) bindirirsen kızını ister.
*Aman bolsa da karnaş igi, sabiy bolsa da coldaş igi: Kötü da olsa kardeş iyi, çocuk da olsa yoldaş iyi.
*Amannı izlegen amanlıkğa coluğur: Kötülüğe yatkın kötülükle karşılaşır.
*Amanlanı içinde igi bolğandan ese, igileni içinde aman bol: Kötülerin içinde iyi olmaktansa, iyilerin içinde kötü ol.
*Aman katınnı oymağı-bguşta: Kötü kadının yüksüğü çöplükte.
*Amanna amanat etsen amanatın kabılır, igige amanat etsen amanatın tabılır: Kötüye emenet edersen emanetin kaybolur, iyiye emenet edersen emanetin bulunur.
*Cahanimni körmegen candetge köl salmaz: Cehennemi görmeyenin gönlü cennete ısınamaz.
*Usta satıuçu çarıknı çuuruk eter: uzman pazarlamacı çarığı pabuç gösterir.
Baltanı auzun ağaçha sor: Baltanın ağzını ağaca sor.
*Ağaçnı uzunu-arkau, adamnı uzunu - calkau: Ağacın uzunu evin ara dıreği (olur), adamın uzunu işe yatkın olmayan olur.
Ağaç cerge kelbet, aybat erge kelbet: Ağaç yerin süsü, giysi adamın süsü.
(Bu sattıraltı tercüme yetersizdir. Kullanımdaki manası: Yerin süsü-ağaç, insanın süsü-giysi").
*Çegetge ot tüşse kurğak çiy da canar: Ormana ateş düşerse kurusu ıslağı da yanar. Satıraltı tercüme mana veremiyor. Kullanımdaki soyut tarzdaki manası: "Yurda bela gelirse iyi kötü da aynı kaderi paylaşır".
*Arğışçı otunsuz kalır: Oduncu odunsuz kalır.
*Adamnı adamlığın kıyın künde sına, ağaçnı ağaçlığın arkau erib sına: İnsanın kişiliğini zor günde dene, ağacın değerini evin tavan tutucusu yapıp den:
*Adamnı amanı bşhasını beti bla oynar: İnsanın kötüsü başkasının itibarını çökertmekle uğraşır.
*Aman katınnı kızı atasına calka kayırır: Kötü kadınnı kızı babasına yüz tutar.
*Adamnı bağasın adam bilir: İnsan değerini insan bilir.
*Bilimçini bilimçi anlar: Bilimadamını bilimadamı anlar.
*Adamnnı betine karama da adebine kara: İnsanın yüzüne bakma da edebine bak.
*Betden aythan köb betleşir: Yüze söyleyici çok defa yüzleşir.
*İş bilgenden korkar: İş bilenden korkar.
*Adamı bolmağan börk kergiç bla kenneşir: Kimsesiz şapka tezgahına danışır.
*Adam- tuuğan cerine, it-toyğan cerine: İnsan doğduğu yre, köpek doyduğu yere.
*Curtsuzdan ese cuksuz bol: Yurtsuz olmaktansa hiç bir şeysiz ol.
*Adebsizge sıy cok: Edebsize saygı yok.
*Acaşsan da cıyın bla acaş: Kaybolsan da toplumla birlikte kaybol.
*Aacir bla cağalaşhan alaşanı sırtı cauur: Ayğırla çatışan kızağın sırtı yaralı.
*Azık az bolsa nöger haram bolur: Yiyecek az olunca dost haram olur.
( "Haram" kelimesi TC Tütkçesi'nde farklı anlam taşımakta, o yüzden atasözünün manası zedelenmektedir. "Haram nöger" burada "cimrileyen, saklayan, içini açmayan" manaları yansıtmaktadır).
*Aznı küysünmegen köbnü tabmaz: Azın değerini bilmeyen çoğu bulamaz.
*Azdan az ölür, köbden köb ölür: Azdan az ölür, çoktan çok ölür.
( Soyut tarzdaki manası: "Karşı koyan azınlık her zaman kazançlı,çünkü "azdan az, çoktan çok öölür".
*Az aşım, kayğısız başım: Az yemeğim ama kayğısız başım.
*Azığı az alğa kabar, atı aman alğa çabar: Yiyeceği az olan önce yiyer, atı kötü olan (yarışta, startta) önce fırlar.
*Ayak colğa taş atsan üsüne kir çaçılır: Tuvalete taş atarsan üstüne kir sıçrar.
*Cılınnan katın azmaz, karalğan at talmaz: Satıraltı tercüme burada doğru anlam veremez. "Cıllınnan katın" (ısınan kadın) bu deyişte "sevilen" anlamındadır, "azmaz" (zayıflamaz) ise "kötü davranışlı olmaz" manada gelmektedir. Ata sözü şöyle okunur: "Sevilen kadın kötü davranışlı olmaz, bakımlı at yorgun düşmez
*Ayda bir kelgenne-ayak, künde bir kelgenne - tayak: Ayda bir defa gelene kadeh, günde bir defa gelene dayak.
*"Küydüm-biştim" deüçü cer, kün tutulsa ne der?: "Yndım, piştim" diye şiikayet edici yer güneş tutulunca ne der?
*Ayda keliü-aybatalau, künde keliü-bezdiriü: Ayda bir defa glmek - dikkat göstergesi, her gün gelmek - bıktırmak.
*Aylanç bolsa da coldan tayma: Dönemeçli da olsa yoldan çıkma.
*Sütbaşı toğuğan kutulur, cuğusun calağan tutulur: Kaymağı yutan kurtulur, artıklarını yalayan yakalanır.
*Ayırılğan-azar, biirleşgen-ozar: Ayrılan çöker, birleşen ilerler.
*Ayüden kaçsan köndelen kaç, börüden kaçsan terekge örle: Ayıdan kaçarsan çapraz çapraz koş. kurttan kaçarsan ağaca tırman.
*Aman katından-tınılau bla, aman nögerden-annılau bla: Kötü kadına (karşı) suskunlukla, kötü dosta (karşı) anlayış göstergesiyle.
*Bireüge taş atma, başına tiyer: Birisine taş atma kendi başına çarpar.
*Ayü mıllıknı tınçıtıb aşar: Ayı ceseti kokuştuktan sonra yiyer. ("Tınçığan" tamamen kokuşmuş anlamındaki bir eski sözdür).
*Ak bar üyde - bereket: Süt ürünlerinin olduğu evde bereket.
("Ak" "süt ürünlerinin toplu manasını içeren eski sözdür. Örneğin: "Sabiy aksız bolalmaz"-"Çocuk süt ürünsüz kalamaz").
*Akmak akıl tabhınçı akıllı tabarın tabar: Ahmak karara varıncaya kadar akıllı bulacağını bulur.
*Asıl - azmaz, bal-tınçımaz: Asil azmaz, bal kokmaz.
*Kereksiz öhdem-telirek: Yersiz cesaret çatlaklıktandır.
*Oyumsuz otha baş athan üyügenbaş bolur: Düşüncesizce kendini ateşe sokan yanmış kafalı olur.
Akıl caşda tül-başda: Akıl yaşda değil, başta.
*Akılsiz akıl berirge öç bolur: Aılsız akıl vermeyi sever.
*Akıllı köse sakallı körünür: Akıllı köse sakallı görülür.
*Akıl-törge, santlık- eşik artına caraşır: Akıl baş köşeye akılsızlık da kapı önüne yakışır.
*Akıllını allından oz, akılsıznı artından oz: Akıllının önünden geç, akılsızı-arkadan.
*Akıllı er tınılar, akılsız katının mahdar: Akıllı adam susar, akılsız karısın över.
*Bögek atın mahdar, kokak katının mahdar: Cesur atını över, korkak karısını.
*Anası mahdağan kızdan kol cuu: Annesi öven kızdan ümit kes.
*Min kişi - bir canına, kıyık kişi bir canına: Bin kişi bir tarafa, çatlak da diğer tarafa.
*El-kuurtha, Gomay-cuurtha: Bu atasözü satıraltı tercümede anlaşılamıyor. "Kuurt" her tür acil gelen bomba gibi düşen haber anlamındaki bir eski kelimedir. Ata sözü şöyle okunur: "Halk koşuşturmaya, Gomay da yogurta saldırmaya". Espri türü atasözlerdendir).
*Çıçhan artın kördü da cıl catdı... Fare cinsel organını gördü de bir sene hasta yattı...
*Cetalmağan kiştik cörmege "boklu" der: Ulaşamayan kedi sucuğa "boklu" der.
*Aman til artık brmak kibik, kessen-açıtır, kesmesen-abcıtır: Kötü dil artık parmak gibi, kesersen acır, kesmezsen-başını derde sokar.
( "Abcıtır" eski söz " bşına dert açar" manada bir kelimedir).
*Amannı aman bla kuuma, kannı kan bla cuuma: Kötülüğü kötülükle kovalama, kanı kanla silme.
*Amannı eki tonu bolur, birin kesi kiyer, başhasın sanna kiydirir: Kötünün iki kürkü olur, birini kendisi giyer, diğerini sana giydirir.
*Mankuş amanna -çabıul: Zayıf mantıklı kötüye uşak.
*Aman eşek tabanlar da etgen hunasın oyar, aman nöger amanlar da nögerlikni coyar: Kötü eşek tekmeler de yaptığı duvarı yıkar, kötü dost kötüler de dostluğu mahveder.
*Söz ustanı ayak colu iyissiz: Söz ustasının tuvaleti kokusuz.
*Ana barda öksüzlük cok: Ana varda öksüzlük yok.
*Anasına kara da kızın al: Anasına bak da kızını al.
*Tınılay bilgen abınmaz: Bu atasözü stıraltı tercümede anlamını koruyamaz. "Tınılay bilgen" (dinlemesini bilen) kelimesi burada soyut tarza uzanarak "her bilgiyi hafizaya alıp değerlendiren" anlamındadır, "abınmaz" (sendelemez) ise "zorda kalmaz" manada gelmektedir. Dolayısıyla ata sözü şöyle okunur: "Her bilgiyi hafizaya alıp değerlendire bilen zorda kalmaz".
*Arbaz-tüz, alğanın-kız: Avlun düz, evlendiğin kız (olmalı).
*Arba ausa - at aman, cau küçlese - han aman: Araba devrilirse at kötü, düşman işgal ederse han kötü.
*Ariu sözde auruu bolmaz: Güzel söz rahatsızlık yaratmaz
*Caşay tursa kaya da -taş:. Yaşaya yaşaya durursa kaya da taş (olur).
*Taşdan ne kaş!: Bu atasözü soyut tarzda anlaşılan sözlerdendir. "Taş kalpliden ne gülümse" olarak çevrilir.
*Caşlık taşha baş salır: Satıraltı tercüme anlamını çıkaramaz. Soyut tsarzda anlaşılmaktadır. "Gençlikte taş yastık gibi görülür" olarak çevrilebilir.
*Ariu-közge asıu, igi-caşauğa caraşıu: Güzellik göz sevinçi, kişilik hayatın değeri.
*Ariu söz auruu alır: Güzel söz hastalığı durdurur.
*Ariu sözlen taş cumuşar: Güzel sözden taş yumuşar.
*Arığan atha "çuh" deme, sıgın otha "uf" deme: Yorgun ata "çuh" deme, sıgın ateşe "üf" deme. ("Sıgın" çölde odun yerine kullanılan büyük baş hayvan dışkısından yapılmış , kurutulmuş yayılmalar).
*Salah tauşha "oy" dey bar, kalak tauşha "hoy" dey bar: Cenaze seslenişine "off" diye git, davul sesine "hey" diye git.
( Burada satıraltı tercüm yetersiz kalmakta. "Salah" din adamının sesli okunan dua yla cenaze olduğunu halka bildirmesini tanımlayan bir eski kelimedir, "kalak" (kalın "k"; yumuşak "k"yla söylendiğinde "gezgin" anlamı ortaya çıkar) ise müzük ritmi aleti, tahta çalgıdır. Genellikle iki tane olurdu).
*Caraşıu -cerinde orunlaşıu: Uyumluluk yerinde temelli yerleşmek.
*Caraşıu cerinden türtülmez: Uyumllu yrinden itilmez.
*Suu başı kesgen emegen suudan çaçayıb ölür: Suyun önünü kapatıp vermeyici ejderha su damağına giderek ölür. ("Suu bşı kesgen emegen" Nart kültüründe zobalığın simgesidir
*Ölümnü temir kadau tıymaz: Ölümü demir kilit durdurmaz.
*Azrail ulhu almaz, bolcalnı artha salmaz: Azrail rüşvet almaz, kader anını ertelemez.
*Alğa çabhannı artı körünür: Satıraltı tercüme burada anlam veremez. Kullanıımdaki manası: "Öncünün (öndekinin) sırrı halka açık".
*Kırırğa kırğın cok ese kırkğa "kınk" deme: Bu atasözü de soyut tarzda anlaşılanlardandır. Kullanımdaki manası: "Üstesinden gelecek gücün yoksa üstün güce ses çıkartma".
*Biy öhdem bolsa şam tabar, kul öhdem bolsa kan tabar: Asil gururlu olursa şan bulur, kul gururlu olursa kan bulur.
("Şam" kelimesi "şan" anlamındaki bir esi sözdür. TC'de yayınlanan bazı yorumlarda "şam"ın "Şam'dan gelme" gibi anlatılması ne tarihe, ne de halk folkloruna dayalıdır ve yazarın özel yorumundan ibarettir Şam şehriyle de bağı yoktur. Örneğin: "Oy köpür saldım da da Şam-Tberdide suu eltdi, biyağı emina da Şam-Teberdini kuu etdi" (Oy köprü kurdum da Şanlı_Teberdide su yıktı, yine emina salgını da Şanlı Teberdini cansız kıldı...).( kaynak: "Karaçay Halk Cırla". şarkı-efsane "Ekinçi Emina"); "Oy Şam-Karaçay'a tarbuunna tıyıldı, ölgeni sau, ceri haznası kıyıldı...( Oy Şanlı-Karaçay da belalı sıkıştırıldı, öleni, sağı, toprağı, varlığı alınadı...) (Kaynak: şarkı-efsane "Köçgünçülük". (Sürgün şarkısı). Folklor). Günümüzde de masa başı büyükler ilk kadehi "Şam-Karaçay" (Şanlı Karaçaylılar) adına kaldırır).
*Kılıç kında dubbuk bolmaz: Kılıç kında kesici değerini yitirmez. Kullanımdaki manası: "Korunan güç gücünü yitirmez".
*Uluuk üyün kuu eter: Oflayıp durucu evinin huzurunu kaçırır. ( "Uluuk" (uluyucu) hayattan şikayetçi, karamsar manasındaki bir eski sözdür).
*Mırdı körsen ken tur, aman körsen col bur: Bataklık görürsen uzak dur, kötü insanı görürsen yolunu çevir.
*Ashağan at nalçığa bediş, ashağan halk başçığa bediş: Aksayan at nalcının utancı, zora düşen halk başkanın utancı.
( Burada ikinci gelen "ashağan" (aksayan) kelimesi mansını değiştirmekte ve "zora düşen" anlamda kullanılmaktadır).
*Callı çabmay çalman eşilmez: Kurt saldırmadan duvar örülmez.
("Çalman" duvar olarak çevrildiğiinde doğru mana veremiyor. "Çalman" ince dallardan örülü dam, çiftlik çevresi, bahçe veya avlu duvarıdır).
*Sant kızğa - satan berne: Durgun zekalı kıza görkemli çeyiz.
("Satan" "dışarı tişan, göz kamaştıran, nur topu gibi vb, anlamında kullanılan çok eski bir sözdür. Örneğin: "Satan Ay kökde cüze, bulut' a tizgin üze, kararnnı tannı seze, da bir tiysem edi ol cohar çaçına"... (Nur saçan ay gökte yüzerek, bulutlar ondan etkisiz olarak, karanlık şafakın yakınlığını hissederek, da bir dokunsaydım o şahane saçlarına...) (Kaynak:İ. Semenov. "Patimat". "Cırla" kitabı); "Satanay" Nart efsanelerindeki baş kahraman kadının ismidir. Anlamı-"Etrafına nur yayan ay". "Berne" kelimesi "damadın yakınlarına düğünde dağıtılan hediyelerin toplu ismidir. "Çeyiz" "üy kerek", "habcük" olarak söylenmekte).
*Karauçu-körür, sınauçu-bilir: Bakıcı-görür, inceleyici bilir.
*Ter tökgenne cer clemiş berir: Ter dökene yer niymet verir.
( "Cemiş" yerin verdiği niymetler olarak çevrilir).
*Zukkuğa dünya - kucur: Ters bakan için dünya tuhaf.
*Kölek kübege açıulanır, kübe kölekni korur: Gömlek zırha kızar, zırh gömleği korur.
*Koruk tuthan kol sayaudan açımaz: Kalkan tutan el kasaturadan acımaz.
*İynannan küç tabar, iynanmağan kay atar: İnançlı güç bulur, inançsız (güçsüzlüğüne) bahane bulur.
( "Kay atar" (bahane uydurur, korkudan ödü patlar, çığlık atar, dolandırır vb. manalarda, konulduğu cümle mansına göre anlamını değiştiren eski sözdür. Burada ""bahane" anlamındadır).
*Tigim kelse ulluluğun sorma: İkram geldiğinde miktarını sorma.
*Har koy kesi ayağından asılır: Her koyun kendi bacağından asılır.
*Küye kirgen tıyından hayır cok: Güvey saran kürk deriden hayır yok.
*Cılar sabiy köb külür: Ağlayacak çocuk çok güler.
*Carlı malı-cıgıra: Fakirin varlığı tanıdıklarıdır. ("Cıgıra" - basit halktan içten yakın dost. Diğer anlamı "Cıgıra bitkisi". (Örneğin: "Açha bolsa azmı deyse cıgıra, hayda aylan özenden özenne kıra-cıra..." (Kaynak: "Çokka'nı çamları").
*Kündeş bolğan kündüşge uşar: Kuma olan zehirli bitkiye (kündüş) benzer.
*Har boyunsha boyunna köre: Her boyunduruk boyuna göredir.
*Tartmağanna cüklenmez: Çekmeyene yüklenmez.
*Tarthan ögüzge-tayak: Çeken mandaya dayak.
*Totur kaynar - caş oynar : Enerji bol - genç hareketli. ( Soyut tarzda bu atasözünde "kaynar" (kaynar) kelimesi "bol", "dolup taşan" anlamındadır. "Oynar" (oyun oynar) sözü ise "hareketli" manada gelmektedir).
*Çıgırnı katında kutuknu sağınma: Temre hastalıklının yanında kelden bahsetme.
*Kekellige-tarak, kutukğa- topiy: Saçı var'a tarak, kel'e keçeden yapılı şapka. ("Topiy" ince keçeden yapılmış başı kaplayan nazik şapkacıktır. Günümüzde "keçe börk"(gecelik şapka) olarak bilinir).
*Sırını bilgen sızğırıuçu bolur: Sırını bilen alt yapılı konuşucu olur.
("Sızğırıuçu" kelimesi cümle mensından etkilenerek "alt yapılı", "üstü örtülü alayla" anlamında gelmektedir).
*Kart gılcağa "bıt" desen "pır" alırsa: Yaşlı iyneğe "bıt" dersen "pır" alırsın.
(Satıraltı tercüme mana taşıyamıyor. "Bıt" iyneği sağmadan önce ayağını uygun hale getirmesi için çıkartılan bir sesleniştir. "Pır" ise "gaz" anlamındaki bir halk sözüdür).
*Carlı elni kayğısın eter: Zavallı elalemin derdiyle uğraşır.
*Carlı sözü - calınçak: Fakirin lafı yaşvarıcı.
*Baş caraştırğannı başı tik turur: Uyum sağlayabilenin başı dik durur.
*Carlını eki konağı bir kün kelir: Fakirin iki misafiri aynı gün gelir.
*Caarlı üynü kişdigi cukuçu bolur: Fakir evin kedisi uykucu olur.
*Carlılığından uyalğan bayınmaz: Fakirliğinden utanan zenginleşemez.
*Can auruthanna callı çababar: Satıraltı tercümesi -"Yardımsever kurtlara yem olur". ( Bu atasözü satıraltı tercümede anlam veremez, zira soyut tarzda anlaşılmaktadır. Kullanımdaki manası: "Yardımsever her taraftan merhametsizlerin saldırısına uğrar."
*Cathan ögüzge arba arışı tiyer: Yatan öküze araba oku çarpar.
*Cathan iynekni başına kobhan buzou kir eter: Yatan ineğin başını kalkan buzağı pisler.
*Cathannıkın kobhan alır: Yatanınkini kalkan alır.
*Aslan-kayırılır, cılan-sıptırılır: Aslan karşı koyar, yılan sıyırılır.
*Cauğan kölnü tolturur: Bu atasözü soyut tarzda anlaşılmaktadır. Şöyle okunur: "Uğraşan toplar"..
*Caşnı erkesi-börü, kıznı erkesi-beder: Oğlanın şımarığı kurt, kızın şımarığı utanmaz.
*Caşdan-etim, kızdan-namıs: Oğlandan çalışma, kızdan namus.
*Caş kele-iş, kart kelse-baş: Genç gelirse işe, yaşlı gelirse baş köşeye.
*Caş körgenin eter, kart etgeninden uyalır: Genç gördüğünü yapar, yaşlı yaptığından utanır.
*Caş karnı taş eritir: Gencin karnı taşı sindirir.
*Caşnı çaphanına kartnı sanı ulur: Gencin koşturmacasına bakarken yaşlının kemikleri sızlar.
*Can aurusa sokur közden caş çığar: Can acırsa kör gözden bile yaş dökülür.
*Caş cannılsa tüzelir, kart cannılsa - üzülür: Genç yanılırsa düzeltir, yaşlı yanılırsa dözüş olmaz.
(Bu atasözünde "üzülür" (kopar) kelimesi "dönüşü olmayan kopuk" manasını yansıtmaktadır).
*Caşlıkda caşlık etmegen, kartlıkda kartlık etmez: Gençlikte yanlış yapmayan. yaşlılıkta değerli ihtiyar olamaz. ("Caşlık etmegen" (aptallık, yanlış yapmayan) söztakımı bu atasözümde "yanlış yapmayan" anlamındadır, "kartlık etmez söztakımı ise "sayğın yaşlı olamaz, değerli olamaz" manada gelmektedir.
*Caşlıkda-col, kartlıkda-tayanır kol: Gençlikte yol, yaşlılıkta tutnacak el (lazım).
*Cannızlık cannızğa can kansıunu üretir: Yalnızlık yalnıza can ulumasını öğretir. ("Kansıu" kelimesi burada biraz farklı anlamdadır. "Kansıu" genellıkle köpeğin tanımlanmasında kullanılır ve köpeğin hasta veya acı çektiğini anlatır. İnsanın tanımlanmasında bunun kullanılması "köpek hayatı, çok ağır dayanılmaz" manayı taşır.
*Cer taşsız bolmaz, el başsız bolmaz: Yer taşsız olmaz, kö baikansız olmaz.
*Cetgen kızı bolğan üynü çırağı arbazğa canar: Ergen kızı olan evin lambası avluya doğru işık yayar.
*Suuğa kirsen çıkdan ırıslama: Suya girditsen çiğden çekinme.
*Ciger işin tüşde körür: Çalışkan işini rüyada görür.
*Cigerni tannı alğa atar: Çalışkanın sabahı erken doğar.
*Er aytmaz, aytsa kaytmaz: Erkek (boşu boşuna) söylemez, söyleyince de dönmez.
*Şınkart- ciltinden: Alev kıvılcımdan.
*Calğan sözlü tüzge öçügür, citi biçak kınna öçügür: Bu atasözünü satıraltı tercimede anlaşılması zor. "Öçügür" (kin tutar, düşman bilir, ona karşı düşman tavır alır) sözü burada soyut tarzda genişleyerek "haksız yere kin tutar" anlamında gelmektedlir. Atasözü şöyle anlatılabilir: "Yalancı haksızca dürüste karşı kin tutar, keskin biçak korunduğunu farkedemeden, kınına karşı kinli olur".
*Kara suunn boklama, koyğan erni coklama: Su kaynağını kirletme, (seni) boşayan kocayı arama.
*Balta arısa terek soluu alır: Balta yorulursa ağaç nefes alır.
*Börünü bir künü -aç, bir künü-tok: Kurtun bir günü aç, bir günü tok.
*Börü acaşhan malnı buar: Kurt ne yapacağını şaşıran hayvanı boğar.
*Börü balası karında ulur: Kurtun yavrusu ana rahiminde ulumaya başlar.
*Börü kartlığında cuburançı bolur: Kurt yaşlandığında yabanı sıçanları avlar.
*Börü bla ösgen it koy buar: Kurtla yetişen köpek koyunu boğar (avlar).
*Börüden korksan malğa karama: Kurttan korkuyorsan hayvan besleme.
*Börüden börü tuar: Kurttan kurt doğar.
*Börü tügün taşlasa da kılığın taşlamaz: Kurt tüyünü atsa da huyunu atmaz.
*Cağalannan börü itge"cigim" dey edi... Yakalanan kurt köpeğe "akrabam" diyordu...
*Bilgen cerde-tukum, bilmegen cerde- kiyim: Tanındığın yerde soy (önemli), tanınmadığın yerde giysi (önemli).
*Bir ögüznü boynu bla min eşek suu içer: Bir mandanın çalışmasıyla bin eşek su içer. (Burada satıraltı tercüme yetersiz anlam vemektedir. "Boyun" (boyun) kelimesi "sırtından" manasındadır. Ata sözü şöyle okunur: "Bir öküzün sırtından bin eşek su içer". Soyut tarzdaki manası: "Bir çalışana bin bedavacı ".
*Bir ayağı -törde, bir ayağı-körde: Bir ayağı biş köşede diğer ayağı mezarda. Soyt tarzda "Hayatı bitmiş" olarak anlaşılmakta.
*Bir cılğa koyan teri da çıdar: Bir sene tavşan derisi de dayanır.
*Gududa allay kut: bir kün-but, bir kün-uru curt: Bu atasözü soyut tarzda anlaşılanlardandır. Satıraltı tercümesi: "Hırsızda şöyle keyif: bir gün bolluk, ikinci gün bomboş ev". Kullanımdaki anlamı: "Hırsızın bir günü bolluk içinde, ikinci künü tarda". ("Kuru curt" eski dilde "bomboş ev" demektir, "but" (but" kelimesi ise soyut tarzda mana üstlenerek "bollıuk" anlamında gelmektedir).
*Bir abınnan min sürünür: Bir defa sendeleyen bin defa sürünür.
*Künlük colğa ıyıklık azık al: Günlük yola haftalık yiyecek al.
*Bir cannılğannı Allah da keçer: Bir defa yanılannı Allah da affeder.
*Bir kotur koy sürüunü geuz eter: Bir haasta koyun sürünü salgına yakalatır.
*Bireüunü altınıdan kendi bağırın aşhı: Birisinin altınıdan kendi bakırın değerli.
*Bireü bergen-tüşde körgen: Birisini verdiği - rüyada görülen.
Soyut tarzda "Yardımla yaşanmaz" veya "Kazanılmayan meziyetle yaşatman". ("Dökme sula değirmen çalışmaz") anlamında kullanılmaktadır.
*Bireü bergen bla bireü bay bolmaz: Birisinin verdiğiyle başkası zengin olmaz.
*Bergenni şayı tümen bolur: Verenin kuruşu onluk para gösterilir.
( "Şay"-kuruş, "tümen"- onluk tutarında alım gücü olan para).
*Bireü börk basama dedi da örek koydu, bireü da anı kördü da keçe bla oydu: Birisi şapka yapacağım diye tezgah koydu, diğeri de onu gördü de geceyle kırdı. ("Örek" "tezgah anlamındaki eski sözdür. Soyut tarzda diğer manalara da çekilmektedir).
*Bireü katın keltirir, bireü atın öltürür: Satıraltı tercümesi "Birisi evlenir, bir başkası atını öldürür" ata sözünün manasını ortaya çıkaramıyor. Kullanımdakki manası şöylledir: "Hayat öyledir: birisi ağlarken, diğeri neşelenir".
*Bireünü hıçınından kesi katdırman onlu: Birisinin bazlamasından kendinin gölemen iyi.
(Getirilen satıraltı tercüme yetersiz. "Hıçın" bazlama görünümünde, içinde patetes ve peynir bulunan bir yemektir, "katdırma" ise hem "yufka" hem "içi boş gözleme" olarak tanımlanabilir).
*Cannı etge-tatıran tuzluk: Temiz ete-acı ketçap (tuzluk). ("Tatıran tuzluk" yogurt temellidir o yüzden ketçap biraz farklı anlam vermektedir).
*Beder bla mışau bir bolsa tuuğanı "ou" bla "şau" bolur: Utanmazla gerizekalı bir olursa doğurdukları "vay" ve "üf" olur.
*Aş bergenni it da bilir. Yemek vereni köpek bile bilir. Kullanımda soyut tarzda anlam taşıyarak "Besleyen kişiyi köpek bile isırmaz" manada gelmektedir.
Eski duşman cannı şohdan igi. Eski düşman yeni dosstan iyi.
Şohha şoh bolsan şohlık buzulmaz. Dosta dost olursan dostluk bozulmaz. (Burada suyut tarzda mana gelmekte ve atasözü şöyle okunmaktadır. "Dosta karşı dostça davranmaya devam edersen dostluk bozulmaz").
*Tepmez tepse kesin ekeüge tutdurur. Satıraltı tercüme manasını ortaya çıkaramıyor. Soyut tarzdaki manası "Sabırın sabrı taşarsa durdururlmaz olur". Satıraltı tercümesi "Yerinden oynamayan yerinden oynarsa kendini iki kişiye tutturur", ("Eki kişige tutdurur" (iki kişiye tutturur) "durdurulmaz olur" manayı taşımaktadır).
*Bek kızıuçu terk suur: Çok kızıcı çabuk sönücü olur.
*Bolsan ten bol, bomasan ken bol: Dostsan dost ol, dost değilsen de uzak ol.
*Bolcallı iş sozulur: Zamana bırakılan iş uzar.
*Bolluk onda baş bolur, bolmaz kırkda caş bolur: Olacak on yiaşında da lider olur, olmayacak kırkında da genç olur. ( Bu atasözü satıraltı terrcümede anlaşılamıyor. Kullanımda manası şöyle okunur: " Adam olacak on yaşında bile lider olur, adam olmayacak ise kırk yaşında bile çocuk kalır".
*Ölemen bla ketemenne madar cok: Öleceğim ve gideceğim diyene çare yok.
*Borçnu amalı-töleü: Borcun çaresi ödeme.
*Borç kuana barır, cılay kelir: Borç sevinerek gider, ağlayarak döner.
*İgilik etmesen caun da bolmaz: İyilik yapmazsan düşmanın da olmaz.
*Bosağadan atlayalmağan kartnı toğuz auş auar muratı bolur: Kapı önünden geçemeyen ihtiyarın dokuz dağ boğazını geçecek hayali olur.
*Bosağa taş üynü için bilmez, tıbır taş arbaznı tanımaz: Satıraltı tercümeyle bu atasözünün manası analaşılamaz. Eski tarzı ev ypımında kapı önü yatsı bir taşlakaplanmıştı o taşa "Bosağa taş" dnilşmişti. "Tıbır taş" ise ocağın önüne yerleştirilen yatsı taşın ismidir. GÜnümüzde, yeni arşitektür bu anlamı ve kelimeleri ortadan kaldırmış durumda).
*Boş olturğandan boş aylannan aşhı: Boşu boşa oturmaktansa, boşu boşa gezmek iyi.
*Atın caydak ese buhar börkden ne bar? Atın eyersiz ise kürk şapka ne eder?
*Çuçhuuç uuğa tiyer: Sokulup sırr arayıcı zehire dokunur.
*Cannız bay bolsa da carlı: Tek kişi zengin de olsa - fakir.
*Tayanır bilek hanna da kerek: Tutunacak kol hana da lazım.
*Cığılğan cığılmazğa ürenir: Düşen düşmemeyi öğrenir.
*Çakğıç kakğıç bolsa kabdal çağılır: Bu atasözü satıraltı tercümede anlaşılamaz. "Çakğıç" (çakmak taşı ve boza yapımında kullanılan karıştırıcı tahta alet. "Çakmak" manada "otluk taş" sözü da kullanılır. "Kakğıç" - çırpıcı sopadır. "Kabdal" - dizüstü ve dizaltı ceketi andıran dıştan giyilen, her günkülük erkek elbisesi. (Süslü elbise "çepgen"dir). "Çağılır" sözü bu eski deyişte "param parça olur, mahvolur, kullanılamaz hale gelir" manaları içermektedir. Öyle de atasözü şöyle anlaşılır: "Boza karıştırıcısı çırpıcılıka soyunursa kabdal kullanılamaz hale gelir".
*Süyba-Süba-Süyümma, çart-gurt sözlü cıyımma: Satıraltı tercümesi -"Süyba soyu sevimli ve tuhaf konuşucu topluluktur".
("Süyba" soyu Hun "süybalar"dandır ve Deşt-i-Kipçak döneminde Batı taraf kağanatında bulunup, devlet dağıldıktan sonra M.S. 14-15. asırlarda güneyli Bulğar kağanatına katılmıştır, yerliler de onların lehçesini atasözüne taşımış olabilir. Dünya tarihince Hunnu'da bu soyun geleneksel mahkemeciler olduğu bilinir).
*Nanda-can. Sevgili-can.
*Süt bla emilgen kabırda tögülür: Anne sütüyle emilen ancak mezarda boşalır.
Bir minde körünmez, min birsiz bolmaz: Birey bin içinde önemsiz, fakat bin bireysiz var olamaz.
*Cılannı kabuğuna seyirsine tilin unutma: Yılanın derisine hayran kalarak dilini unutma.
*Irğakdan kutulğan balık ullu: Oltadan kurtulan balık büyük.
*Korkuunu közleri ullu: Korkunun gözlelri büyük.
*Gabuşur erinden ne külümseü? Patlamış dudaktan ne gülümse?
*Hurtdadan sıydam tuumaz: Bu atasözü soyut tarzda anlaşılır. Manası: "Bozuktan düzgün doğmaz".
("Hurtda" yüzünde çiçek hastalığının izlerini taşıyan kişidir. Ata sözünde bozuk" " olarak mana vermektedir).
*Alğa barğan - abınır, artha kalğan - sürkelir: Önde giden sendeler, arkada kalan sürünür.
*Az aşağan köb caşar: Az yiyen çok yaşar.
*Sabiysiz kelin dariy cayılır, sabiyli kelin calka kayırır: Çocuksuz gelin ipek gibi yayılır, çocuklu gelin baş kaldırır.
*Uraklağan koldan turaklağan ayak asıu: Saldırmaya meyelli elden duraklamaya meyelli ayak iyi.
*Nasıb-çığarır, bolum-tamırlndırır: Şans çıkarır, ama değer kök attırır.
ÇOCUK TEKERLEMELER
*Birden-bireülen, ekiden-ekeülen, üçden-üçeülen, törtden-törtöülen, beşden-beşeülen, altıdan-altaulan, cetiden-ceteülen, segizden-tizeü, toğuzdan-ezeü, onda-onluluk, caudan korunluk: Birden-bir kişi, ikiden-iki kişi, üçten-üç kişi, dörtten-dört kişi, beşten- beş kişi, altıdan altı kişi, yediden- yedi kişi, sekizden-tizeü (kuyruk), dokuzdan-topluluk, ondan-kuvvet düşmana set.
*Eki bla bir üç bolur, tirelirge küç bolur: İki ile bir üç olur, dirençli güç olur.
*Çomeltayak atsan athan cerinden tay: Boumerang fırlattıysan fırlattığın yerden uzaklaş.
*Cu-cu-cuala, iki çıçhan su ala,amma boza bişire, akka otdan tüşüre... Cu-cu-cuala, kayda bizge sak kala!.. Cu-cu-cuala, iki fare su içer, nine boza pişirir, dede ocaktan indirir... Cu-cu-cuala, nerede bize sakin kale?...
Balkar Türkleri tekerlemesi:
*Kişiu kişiu-miau miau, aç boldunmu? Hau!Hau! Çıçhan tut da aşa, zauuk et da caşa. Erinmey'a kalay?.. Erine esen tur alay!
* Kedi, kedi! Miau, miau! Acıktın mı? Evet, evet! Fare yakala da ye, güle güle yaşa!.. Tembelliğim a?.. O zaman tembelliğinle kal.
*Dıbır-dıbır-dıbırdauk, şıbır-şıbır-şıbırdauk, kamsık sabiy ınnırdauk, igi sabiy tınılauk: Koşma koşma koşturmaca, şıkır şıkır şıkırdatmaca, yaramaz çocuk yaramazlık yapar, iyi çocuk susar da dinler.
*Kımıl-kımıl-kımıldauk, dıbıl-dıbıl-dıbıldauk, igi ulan oyumlauk: Kımıl-kımıl-kımıldayıcı, dıbıl-dıbıl-dıbıldayıcı, iyi oğlan düşünücü (anlayıcı anlamında).
*Kırla-kırla kar cauar, Nart bögekle tau auar: Lapa lapa kar yağar, Nart yiğitler dağı geçer.
*Cel-kağıuçu, suu-ağıuçu, kün-cağıuçu, igi kızçık carauçu: Rüzgar esici, su akıcı, güneş yakıcı, iyi kızcık faydalı olucu (destekçi anlamında).
( VERSYONLARDAN BİRİSİ)
*Bara-bara baz tabdım, baznı içinde tarak tabdım, taraknı ammağa berdim, amma manna babbu berdi, babbunu itge atdım, it manna küçük berdi, küçüknü koyçuğa berdim, koyçu manna kozu berdi, kozunu konakğa soydum, konak manna kürek berdi, kürekni cerge urdum, cer manna cemiş berdi, cemişni suuğa saldım, suu manna çömüç berdi, çömüçnü üyge eltdim, üy manna süyünç berdi, süyünçnü kölüme kömdüm, kölüm manna kuanç berdi, kuanç arbazğa cayıldı, halk da çömüçden içerge cıyıldı. Etcen-bolur, bersen-kelir. Teyri bilir: Yürüye yürüye bir kutu buldum, onun içinde bir tarak buldum, tarağı nineye verdim, nine bana ekmek verdi, ekmeği köpeğe yedirdim, köpek bna yavrusunu verdi, yavruyu çobana verdiim, çoban bana kuzu verdi, kuzuyle misafiri ağğırladım, misafir bana kürek verd., küreği yere vurdum, yer bana ürün verdi, ürünü suya koydum, su bana dolu kabı verdi, kabı eve koydum, ev bana sevinç verdi, sevinci gönlüme gömdüm, gönlüm bana kvanç verdi, kvancı avluya yayıldı, hlk da kaptan içmek için toplandı. Yapsan-olur, versen-gelir. Tanrı-Bilir...
*Başbarmağın-başçı, al barmağın-aşçı, ullu barmak-uzanma, orta barmak-casamma, gitçe barmak-kuanç kol ayazğa - cubanç: Baş parmağın-başçı, ön parmağın-aşcı, büyük parmak-uzantı, orta parmak-süslü, küçük parmak kıvanç, el için sevinç.
KARTKURTHANI TAURUHLARI
(Kartkurthanın masallarıseriden bir örnek.
BAYDIMAT ÖZDENİN anlattığından. Kayıt 1976. Tereze. KÇR,Rusya)
CİGİT CAŞÇIK
Bir kün ayü çaullada bata bata, ters ayağın tersli tüzlü ata-ata, nanıklıkğa karın salıb başlağanlay, köget tatıb, tatıu alıb tamışhanlay, bir tauşla kulağına kelgendile, tersbasarnı muharlığın bölgendile.
Cıyılağandı ayü çatnı soluusunlay, çeklerine kirgenleni oğursunmay, karağandı kınnır közün kıyık salıb, çakırılmay kirgenlege hırşılanıb, tik kulağın şiş turğuzub oylağandı, sora aunay eniş taba aylannandı.
Hır-hırı bla çamlannanın bildirgenley, alğa tüşgen gırtnı, taşnı sildegenley, çaullanı cara-cara, kıra-kıra, başdan tübge nanıklıknı cıra cıra, ayü kızıb tauşlani karmağandı, körgenine arsar bolub tohdağandı.
Alayda ua tau kabaknı sabiyleri, bellerinde kayiş tarthan gögenleri, auzları nanık suudan kızıl-kızıl, başlarında kara çibin kıjğıl-kıjğıl, oynay-küle nanık cıya turaelle, çığanaklı butaklanı buraelle.
Tersbasarnı caşçıkladan biri körüb, olsağatlay sıyıt-hahay hapar berib, ilgiz bolğan sabiy kaum acaşhandı, başı kalğan carı kaçıu başlağandı, kimi-arı, kimi-beri kerilgendi, bir kaum da tereklege örlegendi.
Cigit Caşçık, olsağatlay, es cıyğandı, barısın da tauş etib sağaythandı, minnenleni kaçhanlanı tınılathandı, ayrılğannı aş bolluğun anlathandı, barısın da kaum etib coklağandı, sora çığıb col körgüztüb başlağandı.
Cigit caşçık aytılıuçu comakladan, halkda eştgen kalubala haparladan, ayü çabsa çerteü kaç deb bile edi, anı üçün baş bolurğa tie edi, ondan -solğa, soldan -onna çerteü çaba, södeğey bla tebregendi özen taba.
Ayü süre, bıla kaça barhandıla, çerteü colnu burmağanlay tuthandıla, buruluuğa auur sanı buruklağan, södegeyde arsar bolub turaklağanğan, kızğan ayü artha kala başlağandı, tamak cırıb kuar halın taşlağandı.
Sabiyle da barıuların buzmağanlay, soluu alır turaklauğa turmağanlay, tau kabakğa ağıu kibik akğandıla, kau-kuu ete haparların aythandıla, tintilgendi har birisi suuranç bola, korkuu bla kuanç birden çulğanç bola.
Ana, ata, amma, akka, karnaş, egeç, barısı da bu aytıuğa boldu betleş, Cigit Caşçık uzun uzun mahdalğandı, alay mahdau kelgeninde tartınnandı,turğanıça tura-tura kalğandı, şohları da anı toğay alğandı.
Bu tauruhda eki akıl bar: Birinçisi biliüdü bilgen har zatha amal tabar;
Ekinçisi adamlıkdı- ullu köllülügü bolmağan-sıylannan bolur.
Hayda endi cukuğa, tüş bizni saklay bolur.
TC Türkçesi tercümesi.
Bir gün ayı ormanlıkta bata-bata,ters ayaklarını tersine düzüne ata-ata, yabani çileklikde oburluğuna başlar başlamaz, meyve tadına yeni yeni varmışken, bir sesler kuklağına takılmışlardı, ters ayaklının iştahını bozmuşlardı.
Koklamıştır ayı etrafı, sanki soluusun gibi, sınır bozanlara hoşnut olmadığını göstererek, çekik gözünü ters koyarak gözlemiştı, davetsizlere karşı kinlenmişti, dik kulağını dimdik koyub düşünmüştü, sonra da yan yana sallanarak iniş yönünde ilerlemişti.
Hır-hır sesiyle kızgın olduğunu belirterek, önüne çıkan toprağı, taşı sıçratarak,ormanlığı kopararak, sıyırarak, çilekliği baştan aşağıya
geçerek, ayı gelip seslerin çıktığı yeri incelemişti, sonra gördügünden etkilenerek durmuştu.
Oradaysa dağlı yerleşimin çocukları, bellerinde deri ipli toprak kapları, ağızları çilek suyundan kızıl-kıkıl, etraflarında kara sinekler dolu-dolu, oynayarak gülerek çilek topluyorlardı, dikenli dalları büküyorlardı.
Ters basanı çocuklardan biri görüp, hemen çığlık-bağırışla haber verip, çocuk grubu orada panige kapılmıştı, düzensizce kaçmaya başlamıştı., kimileri-oreya, kimileri-bureya yayılmıştı, bir diğerleri de ağaçlara tırmanmıştı.
Ama Yiğit Oğlan hemen aklını toparlamıştı, hepsine seslenip dikkatleri odaklatmıştı, kaçanları, tırmananları dinletmişti, kopanın kurban olabileceğini belirtmişti, hepsini de grup haline getirmişti, sonra öne çıkıp yol gösterip başlamıştı.
Yiğit Oğlan söylenen masallardan, halkta duyduğu eski söyleyişlerden, ayı kovalarsa çapraz kaçılır diye biliyordu, o yüzden de önder olabiliyordu, sağdan-sola, soldan-sağa çizgi çizerek, çapraz inişle başlanıştı koşmaya dağ boğazı yönünde.
Ayı kovalayarak, bunlar da kaçarak bir süre geçmşlerdi, çocuklar çapraz yolu bozmadan tutmuşlardı, öyle de ağır bedeni çevrilmekte zorluk çeken, çapraz yolda ne yapacağıını şaşırıp duraklayan kızgın ayı arkada kala başlamıştı, bağırıp-bağırıp kovalama hevesini bıkakmıştı.
Çocuklar da hızlarını bozmaksızın, nefes almak dinlenmek için ara vermeden, su akar gibi dağlı yerleşime girmişlerdi, nefes nefes olanları anlatmışlardı, dinleyenler titrer olup dinlemşlti, korku ve mutluluk iç içe girmişti.
Ana, ata, nine, dede, kardeş, kız kardeş hepsi bu habere tanık oldu, Yiğit Oğlan büyüklerden övgü aldı, fakat gururlanmadan olduğu gibi kaldı, dostları da onu saygı çemberine aldı.
Bu masalda iki mana var: Birincisi-Bilen her durumda çare bulur. İkincisi-Alçakgönüllü saygın olur.
Şimdi hadi uykuya, rüyalar bizi berleyor olmalı.